Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana yaşanan yoksunluklara, demokrasi tarihimiz boyunca içinden geçilen darboğazlara, yaşanan darbelere, çatışmalara, eşitsizliklere rağmen bu millet nasıl oluyor da ayakta kalıyor deriz bazen. Sonra bizi ayakta tutan ortak değerlere, toplumsal dayanışmayı sürdürmek için emek veren insanlara yönelir bakışlarımız. Barışın, inancın, ahlaki gücümüzün yükselmesi için fisebilillah bir ruhla koşturan, hiçbir ikbal beklentisi olmadan çabalayan kadınlarla buluştuğumuz kıymetli bir toplantıya katıldık geçtiğimiz hafta. Öncelikle geçen sene kaybettiğimiz eczacı Fevziye Nurol’u andık. Evini kalbini imkanlarını ahlak ve faziletle donanmış gençlerin yetişmesi için nasıl seferber ettiği konuşuldu. Kendisi için okunan ayetler dualar ruhuna yollandı. Heyecanlı coşkulu karakteri, hiç bitmeyen heyecanı, kalpten gelen doğaçlama konuşmaları, insanlara gösterdiği vefa ve fedakarlıklarıyla dostluğu yeniden yazan hayatı hatırlandı. Toplum emekçilerinden hukukçu Aynur Mısırlıoğlu onun atılganlığını, cesaretini, kin tutmayan yapısını anlattı. Darbeler gelip geçmiş her insana bir şekilde değmiş, ama milletin özüne zeval gelmemişti. Aynur hanım 15 Temmuz darbesinin bertaraf edilmesini de bu öze bağlıyor, bu kötülüğün toplumsal bağları parçalamak yerine hepimizi daha da olgunlaştırdığına inanıyordu.