2011’de Suriye’nin kıyameti koptu. Bugün de devam eden can yakıcı bir savaşla sarsılmaya devam ediyoruz. Bu şiddetin başlamasında da sonlanmasında da çocukların bir dahli yok. Ne orada doğup büyükleriyle yolarla düşüp bize sığınanların ne de burada doğup vatan nedir bilmeyenlerin kabahati bu yaşananlar. Onlar bizim kim haklıydı, şöyle ya da böyle olsaydı tartışmalarımızdan da bihaber. Avrupa neden almadı, birileri bize oyun oynadı, bütçeden şu kadar para çıktı söylemlerinin muhatabı Vail el Suud değildi mesela. Savaşın sonuçlarıyla karşı karşıyayız ve bu masum günahsız, bereketiyle, temiz kalpleriyle gelmiş olan çocuklar geçici ya da kalıcı, bu ülkenin evlatları. Öğretmenlerin, öğrencilerin, toplumun, esnafın, komşuların bilmesi gereken şey, onlar “Suriyeli” değil, vatandaş olsun ya da olmasın her türlü insani hakları mahfuz eşit yurttaşlar. Nasıl oldu da Vail canından bezdi. Babasının helal haramı iyi bilir, ağabeylerine bile öncülük eder, namazını ihmal etmez, dersleri çok iyi dediği çocuk ince örüntülerle başka diye işaretlendi, itham edilip mahkum edilmiş hissetti kendini, geleceğe ve insan yerine konulmaya dair umudunu yitirdi.