Aileler yıkılıyor diye feryat eden bir lobi oluştu. Dünya yıkılsa bu gündemi azimle takip etmeleri dikkat çekici. Fakat “İstanbul Sözleşmesi”ni ve şiddete uğrayan kadınları suçlu ilan edip bu yıkımdan sorumlu tutarak işin içinden sıyrılma çabası ne kadar takdire şayan? Aralarında hukukçuların akademisyenlerin yazarların olduğu bu inisiyatifler ailelerin kurtuluşuyla candan ilgilenirken, neden evrime uğrayan birey davranışları, önceki zamanlardan farklı evlilik beklentileri, babalığın anneliğin yeniden tanımlanması gibi gerçek meselelere eğilmiyorlar?
Günümüz insanı evlilikle gelen ortak sorumlulukları taşırken bireysel yaşamlarını da mümkün olduğunca sürdürmek istiyor. Nimet ve külfet dengesinde hiç kimse özellikle de tek taraflı külfete talip değil. Bu konuları tartışmaya açmak için Amerikalı yönetmen Robert Benton’un hala güncelliğini koruyan Kramer Kramer’e Karşı filmi(1980) bir fikir verebilir.