İhtiyaç kelimesi masumiyetini yitireli çok oldu. İnsanlığımıza hiçbir katkıda bulunmayacak, aksine en kıymetli hazinemiz olan zamanımızı bizden çalacak tüketim listeleriyle, ana yörüngemizi kaybediyoruz. Bu sene 11’inci yılını kutlayan ‘Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, belgeseller yoluyla bir kez daha yaşamın temel direklerini, hakça paylaşmanın imkanlarını, sürdürülebilir olanın ve olmayanın muhasebesini gözler önüne serdi. Sürdürülebilirlik kavramının soyut ve yoruma açık boyutlarına ayna tuttu. Onurlu ve değerli bir hayatın sürekliliğiyle, çeşitliliğin korunması arasında derin bir ilişki var. Belgesellerdeki hikayeler, neyi sürdürmenin anlamlı olacağına dair ilhamla ve işaretlerle dolu. Keşke bu hikayeleri iş adamları, öğrenciler, endişe içindeki ebeveynler, emekçiler, çiftçiler, şirket çalışanları, akademisyenler izleyebilse. Değişim yaratmak isteyen cesur insanların izledikleri yollar, ‘başka bir dünya’nın sloganın ve istihzanın ötesinde pekala da mümkün olduğunu gözler önüne seriyor. *** İzlediklerimiz kuraklık, sel, orman yangınları, çatışmalar, eşitsizlikler, şiddet, kabul edilemez gıda fiyatları gibi haberlerin yanında kendilerine yer bulamayan hikayeler. İhtiyacımız olan çözümlerin uygulanabilir halde yeryüzünde dağılmış olduklarının mırıltısı.