Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin davetlisi olarak bir konferans için Tokat’tayım. Kadın Platformu Başkanı Gülsüm Ceylan ve arkadaşıyla tanışmak ilham veriyor. Kadın meselesini konuşacağız ve onlar tevazuyla gençlere yoksullara hatta şehre gelen Suriyeli Afganistanlı mültecilere sahip çıkarak kadının çalışması meselesine açıklık getiriyorlar zaten. İlk kez geldiğim şehirde bağlar bahçeler göreceğimi sanıyordum ama diğer şehirlerimiz gibi buralar da betonlaşmaya meyletmiş. Alüvyonlu bereketli toprakları düşünürken sosyal ihtiyaçlara, konut ihtiyacına en güzel şekilde cevap verecek projeler de sunulmalı ki hayıflanmalar boşta kalmasın. Bir arkadaşımız Karşıyaka Mahallesi için ‘buralarda bağlar vardı, üzüm bahçeleri beton bahçelerine dönüştü’ derken, başka bir arkadaşımız aynı anda ‘şehir bu tarafa doğru gelişti’ diyordu misal. İkisi de doğru fakat “gelişme” kavramı üzerine enine boyuna çalışmak ve bir orta yol bulmak zorundayız. Bu sadece Tokat’ın meselesi değil, Malatya’da kayısı bahçeleri sitelere dönüşüyor, Maraş’ta amcamın bağı da dahil nice bağ ve bahçeler sökülüp beton yapılaşmaya teslim edildi. Muş ovası için lütfen mümbit arazilere bina yapmayın mealli bir kamu ilanı vermişti devlet bir ara. İnsanlara yol göstermek ve sağlıklı politikalar üretmek yönetimlerin işi ama bu politikaların belirlenmesinde inisiyatif almak, taleplerini güçlü bir şekilde ortaya koymak ta toplumun işi.