Instagram’da biraz dolaşınca şöyle düşünüyor insan; İstanbul’da hiç kimse kalmamış, bankamatikler boşalmış, herkes en güzel sahil kasabalarında deniz kum ve yeşillikler içinde bayramın tadını çıkarıyor. Kurban bayramı olduğu için memleket hikayeleri de epeyce yer tutuyor. İstanbul’da yaşayıp ta hala Anadolu şehirlerinde köylerinde yakınları bulunan şanslı metropollüler dingin bir ortamda her türlü rekabet ve kötülükten uzakta kurbanı idrak ediyor. Aslında ne köylerin eski köy olduğundan ne de kalabalık sahillerde huzurun yakalanabildiğinden emin değiliz ya neyse bu mevzular bahsi diğer. Çok kıymetli sosyal politikalar uygulandı fakat emek sermaye ilişkisinde bir denge kurmak mümkün olmadı. Sosyal uçurumlar gittikçe derinleşti. Yaşam yoksul gettolardaki vatandaşlarla varsıl gettolardaki yurttaşlar birbiriyle hiç karşılaşmadan akıp gidiyor. Birileri şatafat içinde yaşarken başka bir yerlerde gençler, nasıl oluyor da bu büyük paralar kazanılabiliyor, ne yapmalı da en kısa zamanda üst tüketim kutucuğuna yerleşmeli diye kafa yormakta. Çakma markalardan gerçek markalara doğru bir seyahat hayali bu. Köyler boşalıyor ve artık diğergam duygulara yer olmayan şehirlerde hayat çok sert.