Son yıllarda kısa filmin gücünü daha çok fark etmeye başladık. Tek bir temaya odaklanma zarureti, karakterlerin şimşek hızıyla belirmesi, az zamanda öze inen anlatım, sembollerin imgelerin en ekonomik ve vurucu kullanımı gibi birçok iyilik var. Mesela son günlerde kadının yolculuğu tartışmalarına en güzel cevap Van’dan arabayla yola çıkıp nevigasyona İspanya’nın Sevilla şehrini kodlayan birkaç kadının kısa filmi olabilirdi. Uluslararası Kadın Yönetmenler Kısa Film Festivali’nin(Directed by women, Turkey, 2019) ilk kez gerçekleşen Türkiye ayağından seyredebildiğim birkaç filmden daha söz edeceğimi söylemiştim. Büşra Karagöz’ün Armağan animasyonundaki duygulu robot, ünlü bir mühendis tarafından milyonlarca yıl yaşayabilecek şekilde icat edilmiştir. Fakat Sevgi Gazetesindeki bir haber mucitin kalp krizinden öldüğünü yazar. Kısa filmde her türlü duyguya aşina olup ta ölümü algılayamayan, bununla baş edemeyen robotun yalnız kaldıktan sonraki hayatı var. Her şeyi bilen ama ölümü tanımayan robot çok etkileyici. Eileen O’meara’nın Panic Attack adlı animasyonu da yine zamanın ruhuna gönderme. Kahve makinesinin fişini çektim mi acaba ile başlayan kaygı, bütün hayatın özeti.