Edebiyat erbabı genelde yalnızdır. Tek başına gerçekleşen bir eylemdir çünkü yazmak. Belki de en iyi Yahya Kemal’in “ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı” mısraında görebiliriz bu amansız salınımı. Bu denge uzlet lehine bozulmadan yazmak gayrı mümkün. Okurla yazar arasında ince bir çizgi var. Çoğu yazar iyi bir okur olmanın sonucu olarak, okurken parıldayan kendi hayallerini, izleri, bu esnada benliğinde belleğinde oluşan parlamaları, yüzeye vuran çağrışımları kayıt altına alarak yazmaya başlamıştır. Edebi eserler okunmadan, öteki bilinçlerde bir karşılık bulmadan tamamlanmaz bu yüzden. Fakat bu okurla yazar arasındaki ilişkinin netameli olduğu gerçeğini değiştirmez. Borges’e sormuş ya bir okuru yolda karşılaşınca, siz Borges misiniz diye, o da “Bazen” diye cevaplamış. İşte böyle bir şeydir karşılaşmalar.