Tek göz oda. Sıvasız. Taş yığını duvarlar. Mutfak yok. Tuvalet yok. Tuvalet dışarda. Koltuk yok. Sandalye yok. Tabure yok. E karyola olacak hali yok. Yatak yorgan kenarda istiflenmiş, yatak yırtık. Buzdolabı zaten yok ama, dolap bile yok. O arkada gördüğün, bi duvardan öbür duvara çekilmiş ip var ya, sadece çamaşır kurutmak için kullanılmıyor, dolap o… Ne kadar giysi varsa ipin üstünde, çorap dahil. Yorgan denklerinin altındaki boş yoğurt kasesi, çekmece işi görüyor. Duvara takılmış olan poşet, üst çekmece. Bir başka paslı çiviye takılı takvim var. Hayatın devam ettiğine dair tek belirti bu takvim… Her sabah özenle bir yaprak koparıyorlar, bugün bu evdeler, yarın bu evdeler, ertesi gün gene bu evdeler!
*
Odanın göbeğinde odun ateşi, hem yemek pişirmek için, hem ısınmak için… Masa ne arasın, yer sofrası bile yok. Kilimin üstüne bez seriyorlar, sofra oluyor. Tencere tabak tel dolabın raflarında ama, adı tel dolap, rafı var, teli yok, biraz un, biraz şeker, yarım paket bulgur, hepsi bu kadar, hepsi açıkta. Çatal kaşık, leğenin içinde. Tek pencere var, pencerenin kanadı yok, sadece ışık girsin diye sabit cam… Hava girsin istiyorsan, kapıyı açmak zorundasın. Kilidi yok. Oklava gibi bi tahta var, kapıyı örtünce menteşedeki oluğuna o tahtayı takıyorsun.