Alman sistemi keskindi, öğretmenleri “bu okuyamaz” dediler, derslerinde başarısız olan, eğitim algısı nispeten düşük çocukların gönderildiği, hauptschule’ye göndermek istediler.
İşçi göçünün ilk yıllarıydı, ebeveynler henüz Almanca'ya hakim olamadığı için, onbinlerce Türk çocuğu bu şekilde harcandı.
Ama o şanslıydı…
Dünya iyisi bir Alman komşuları vardı, elinden tuttu, anne babasını temsilen okula götürdü, anne babasının yerine veli toplantısına katıldı, “yapamazsınız” dedi, “sadece ders notlarıyla bu kararı veremezsiniz, çocuk belki hepimizden akıllı, ama lisan bilmiyor, kendisini ifade edemiyor, ona bir şans tanımak zorundasınız” dedi.