Galiba 2007 yılıydı.
İzmir’de bir mobilya mağazası peydah oldu.
Vitrininde devasa boyutlarla “Kapatıyoruz” yazıyordu.
Kapatıyoruz’u gören içeri dalıyordu.
Malum, sayın ahalimiz “batan geminin malları” konusunda pek kurnazdır… Mağazayı kapattıklarına göre, ellerinde kalan malları yok pahasına satıyorlardır, fiyatlar uygundur diye düşünülüyordu.
Bir ay geçti.
Üç ay geçti.
Kapatıyoruz açık.
Hatta öyle hale gelmişti ki, açığız diyen mobilyacılar sinek avlarken, Kapatıyoruz hınca hınç doluyor, şakır şakır satış yapıyordu.
Vitrinde “ürünlerimiz stoklarla sınırlıdır” diye pankartlar vardı, ama her ne hikmetse o sınırlı stoklar hiç tükenmiyordu.
Beş ay geçti.
Altı ay geçti.
Kapatıyoruz'un kapattığı mapattığı yoktu, tatil bile yapmıyorlardı, haftanın yedi günü açıktı, ciro rekoru kırıyordu, İzmir'in en ünlü mobilya mağazası olmuştu, konu komşu birbirine tavsiye ediyordu, fırsat bu fırsat, aman kapanmadan gidip....