Kenan Evren iktidardı.
Kendisini ressam sanıyordu.
Yağlıboya tablolar yapıyordu.
Devlet ihalelerinden malı götüren yalaka işadamlarımız Kenan Evren’in tablolarına hayrandı, darbecinin fırça darbelerine sahip olabilmek için açık arttırmalarda kıran kırana yarışıyorlardı.
Sergiyi gezmeden, tabloları görmeden kapış kapış satın alıyorlardı.
Hatta “ben peşin peşin ödemeyi yapayım, siz hangi tablonuzu takdir ederseniz onu bana satmış olun” diyenler bile vardı.
Tiko para 110 milyar liraya satılan bile oldu.
O günün parasıyla Türkiye rekoruydu.
Memleketin en dandik ressamı, avangard yalakalarımız sayesinde, memleketin yaşayan en pahalı ressamı olmuştu.
Elbette sadece işadamlarımız değil, bürokratlarımız da yalakaydı.
Kültür Bakanlığı Resim Heykel Müzesi, Kenan Evren'in tablosunu 300 milyar liraya satın alıp, devletin müzesinde sergiledi iyi mi!
Öylesine pohpohluyorlar, öylesine şakşaklıyorlardı ki, kendisini Picasso'yla kıyaslıyordu, “ne var yani, onları ben de çizerim” diyordu.
Sonra?
Sonra devran döndü.
Kenan Evren'in iktidarı sona erdi.
Gene sergi açtı.
Bir milyar lira etiket koydu.
Gezmeye gelen bile olmadı.
Yağlıboyadan suluboyaya döndü.
Sadece 500 lira dedi.
Kimse almadı.
250 liraya indi.