(Başkanlık tartışmaları vesilesiyle, yoğun istek üzerine, yenilenmiş versiyonuyla.)
*
- Yav bırak Mustafa abi yaa, sen mi kurtarıcan memleketi Allah
aşkına.
- Ama işgal zırhlıları…
- Boşver şimdi sen işgal zırhlılarını filan… Gün gelir memleketin
malını mülkünü işgalcilere satar bunlar.
- Hadi canım!
- Yeminle söylüyorum, İngiliz vatandaşı bakan getirip koyarlarsa
şaşma.
- Ama ahval ve şerait…
- Güzel abim yaranamazsın… Bak şimdi binicez bu dandik gemiye, taaa
Samsun’a gidicez, savaş boğuş, kendimizi paralayacağız, diyelim
becerdik, devrim mevrim, anlata anlata dilinde tüy bitecek, sonra
sen kahırdan ölücen, önce biraz ağlayacaklar, sonra gene ‘Son
Osmanlı Padişahı’ diye pankart açacaklar, mezarında dönücen.
- Saltanat kalsın diyorsun yani…
- Alışmadık kıçta don durmaz abi, egemenlik megemenlik vereceğine,
iki çuval kömür, üç paket makarna ver, daha iyi… Aha buraya
yazıyorum, açlıktan nefesleri kokarken, padişahlarına saltanat
uçakları alırlar, saraylar yaptırırlar, söylemedi deme.
- Efkarlandım be…