Mesleğe başladığım haftaydı, henüz 17 yaşındayım, bacaklarım titreye titreye yazıişlerinde olup bitenleri gözlemlemeye çalışıyordum, rahmetli babamın da yakın arkadaşı olan efsane bir gazeteci büyüğüm “oğlum” dedi, “gel seni bir yere götüreceğim…”
Çıktık gazeteden, havadan sudan sohbet ederek durağa kadar yürüdük, belediye otobüsüne bindik, düşünüyorum, acaba beni nereye götürüyor, etrafı seyrederek sessiz sessiz oturuyorum.
“Bak oğlum” dedi, parmağıyla işaret ederek… “Şu şoför arkadaşın hemen arkasında oturan kişiyi tanıyor musun?”
Baktım merakla, belli ki mutlaka tanımam gereken biri ama, tanımıyorum iyi mi, çıkaramadım ağabey dedim.
“İyi tanı oğlum” dedi.
“O vatandaştır!”
“Sadece onun için yaz.”
“Sadece onun çıkarları için.”
Böyle öğrendik.
Meslekte 40 senem doldu, 40 senedir sadece “o vatandaş”ın çıkarları için yazarım.
Ama sanırım yanlış öğrenmişiz.
Çünkü, bakıyoruz şimdi belediyenin otobüsüne…
Balyoz sanıklarının eşleri maarif takvimine soyunsun diyenler orada.
Yarbay Ali Tatar canına kıyarken, Kaşif Kozinoğlu hapiste öldürülürken, Kozmik Oda soyulurken alkışlayanlar orada.
Ergenekon iftiralarını gerçekmiş gibi yazanlar orada.