Altı yaşındaydım.
Hayli yaşlı bir komşumuz vardı.
90 küsur.
Vade doldu, vefat etti.
İlk kez tanışmıştım ölümle… Dün gibi hatırlıyorum. Mahallede adeta
yas ilan edilmişti. Televizyon açmak yasak. Radyo yasak. Teyp
yasak. “Duyulur, ayıp olur” deniyordu. Yüksek sesle konuşmak yasak.
Top oynamak yasak. Çıt çıkarmaya utanılırdı. Sessizlik hakim
olurdu. İşine, okuluna gidenler, başı öne eğik, hüzün korteji gibi
yürürdü.
*
Yatağında, eceliyle son nefesini veren 90 küsur yaşındaki insanlarımızı bile, böyle uğurlardık… Hatırlarsınız.