1914.
Birinci Dünya Savaşı patladı.
İngiltere'de yaşayan 110 talihsiz Türk tutuklandı, İrlanda Denizi'ndeki Man Adası'na götürüldü, Knockale kampı'na tıkıldı.
Osmanlı vatandaşlarıydı.
Hiçbir günahları olmadığı halde, İngiltere'de en ufak bir suça karışmadıkları halde, savaş patlak verince “düşman” oluvermişlerdi.
Almanya, Almanya'da yaşayan İngiliz vatandaşlarını sırf İngiliz oldukları için tutuklayarak, Berlin'deki Ruhleben kampına hapsetmişti, İngiltere de İngiltere'de yaşayan Alman vatandaşlarını ve Almanya müttefiklerini tutuklayarak, sivil esir kampına götürmüştü. Arada olan bizim insanlarımıza olmuştu.
Barındıkları ahşap kulübeler sardalya konservesi gibiydi, her kulübede bin esir kalıyordu, 23 kulübe vardı, üç sınıfa ayrılmıştı, ayrıcalıklılar, Yahudiler ve sıradanlar'dı… Bizimkiler sıradan'dı.
Ayrıcalıklı bölüme daha fazla yiyecek veriliyordu.
Esir kampı altı metre yüksekliğinde dikenli tellerle çevriliydi.
Ranza yoktu, saman doldurulmuş döşeklerde, yerde yatıyorlardı.
Her esire iki battaniye, bir tabak, bir kaşık, bir fincan zimmetliyorlardı.
Yemek pişirmek ve temizlik işleri güya sırayla yapılıyordu ama, yüksek rütbeli ve zengin esirler, gariban esirleri adeta hizmetçi gibi kullanıyordu.
Bizimkiler, iş güç sahibi ve eğitimli olmalarına rağmen, Osmanlı yönetimi tarafından sahipsiz bırakıldıkları için, en alt tabakadaydılar.
Firar etmek mümkün değildi.
Zaten firar etsen, nereye kaçacaksın… Denizin ortasında, esir kampından başka yerleşimi olmayan, dımdızlak ada'ydı.
Padişahımız efendimizin bu çekilen çilelerden haberi bile yoktu.
Amerikalılardan öğrendi!
İstanbul'daki Amerikan sefareti tek tek isim listesi verdi, böylece insanlarımızın Man Adası'nda esir tutulduğu anlaşıldı.
Mustafa İbrahim, Dursun İsmail, Mustafa Şevket, Mahmud Tevfik, Ahmed Refik, Osman İbrahim, Mustafa Mehmed diye sıralanıyordu… Cohen David, Ariel Moise, Halewa Thelebi, Onnig Ekezian, Vahan Frenkjan, Varakian Armenak, Bisensio Joseph gibi, gayrimüslim yurttaşlarımız da vardı.