(Şero eliyle, Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na iletilmesi ricasıyla… Anadolu Bulvarı, No 12, Söğütözü, Çankaya, Ankara, posta kodu 06510)
Kemal bey…
İzin verirseniz önce kendimi tanıtayım, sadece zeybek oynarken diz çöken Kuvvacı bir ailenin çocuğuyum, Mustafa Necati'nin öğrencisiyim, dolayısıyla kalbinizi kırmak istemem ama, her Kemal'in değil, Mustafa Kemal'in askeriyim, ilkokuldan beri kompozisyon tarzı yazı çizi işlerinden pek anlamadığım için, mektubumda yazım hatalarım olursa, peşinen özür dilerim.
Etrafınızı kuşatan ve sizin de sırtını sıvazladığınız ikinci cumhuriyetçi bazı tiplerin lavuk olduklarını düşündüğüm için, posta kutusunda imha etmesinler diye, imzasız mektubumu size Şero eliyle gönderiyorum, bence orada en güvenilir isim o.
Kemal bey…
Trabzon'da yaşanan trajediyi dehşetle izledik.
Doğma büyüme bu ülkenin insanı olarak, tarihimiz boyunca, masum duygulara sahip çocuklarımızın böylesine korkunç şekilde alet edildiğini görmemiş, böylesine ürkütücü bir hadiseye şahit olmamıştık.
Kendi ağzıyla “ben dünyanın en kötü adamıyım” diyen içişleri bakanı süleyman soylunun organizasyonuyla, henüz dokuz yaşındaki evladımızı miting kürsüsüne çıkardılar, oyuncak otomobil verdiler, asrın liderimiz “mikrofona söyle” diyerek eline mikrofon tutuşturdu, size “hain” dedirttiler, gevrek gevrek gülerek izlediler.
(Mustafa Kemal'e “vatan haini” damgasıyla idam fermanı çıkardıkları için, Chp'nin gelmiş geçmiş tüm genel başkanları benzer iftiralara maruz kaldığı için, siyasal dinci rakiplerinizin yapıştırmaya çalıştığı “hain” yaftası, sizi küçültmez, aksine taltiftir.
Chp'nin tarihi, emperyalizmin ve maşalarının iftira tarihidir.
Dolayısıyla, bu utanç verici hadiseye sırıtanlara acıyarak, acı acı gülümsediğinizi tahmin ediyorum.)
Kutsal kitabımızı, bayrağımızı, şehitlerimizi alet edenlerin, çocuklarımızı da alet etmesi elbette şaşırtıcı değildi. Ama elbette, Türkiye'nin bir numaralı gündemi olması da şaşırtıcı olmadı.