“Buğdaydan öğrendim şiiri” demiş Necati Cumalı… “Buğdaydan öğrendim şiiri, canım kara buğdaydan / tadı tat binlerce yıldır, iyilikle cömertlikle alır, sofralarda yerini.”
★
Hasadını hayranlıkla tasvir etmiş Orhan Veli… “Savruluyor gökyüzünde buğday, gölgeler uzaklaşıyor yerde / savruluyor gökyüzünde buğday / Tanrım! Tanrım! / Bir deva bu derde”
★
“Gözlerine bakarken, güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma / bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorum” diye hissetmiş, Nazım Hikmet… Piraye’nin gözlerine bakarken.
★
★
Boğazımızın tokluğu değildir…
Kültürümüzün ekmeğidir, buğday.
★
Bizatihi Anadolu'dur.
★
Tee 12 bin yıldır buğday ekiliyor bu topraklarda… Göbeklitepe'ye giden görüyor, insanlık tarihinde ekmeği ilk tadan insanlar, bu toprakların insanlarıydı.
Çatalhöyük'te 8 bin 400 yıllık buğday bulundu, Kültepe'de 7 bin yıllık buğday bulundu, Hattuşa'da Hititlerin ektiği 4 bin yıllık buğday var.
Almanya'da dünyanın bütün buğday türleri tek tek analiz edildi, hepsinin kökeni burası çıktı, bütün dünyaya Anadolu'dan yayıldı.
★
Mitolojinin tarım tanrıçası, elindeki buğday başağıyla, insanlığa armağan edilen buğdayı simgeleyen Demeter, buralıdır, Frigyalıdır… Tıpkı bereket tanrıçası olan annesi Kibele gibi, Anadoluludur.
★
Tasavvuftur buğday.
Allah aşkıdır.
“Gönül buğday tanesine benziyor, bizse değirmene / değirmen nerden bilecek, bu dönüşün sebebi ne” demiş mesela, Mevlana.