Satılık ekranlara doluşan bazı satılık akademisyenler, Türkiye'ye doluşan Suriyelilerle Afganlarla, Almanya'daki Türkleri kıyaslıyor, “empati yapmamız lazım” filan deniyor.
Almanya'daki Türkler kaçak mülteci midir kardeşim?
Avusturya sınırından veya Polonya sınırından hobaraa diye kimlik belgeleri bile olmadan yürüye yürüye mi geçtiler Almanya'ya?
Hava karardıktan sonra İsveç'ten veya Danimarka'dan lastik botlara binip, Baltık Denizi'nden mi girdiler?
Düsseldorf'a Hamburg'a Stuttgart'a kamyon kasalarından mı boşaltıldılar? Koşarak sokak aralarına mı dağıldılar Frankfurt'un?
Ruhsatsız, izinsiz, vergi bile ödemeden dükkan mı açtılar?
Bakın “empati”yi anlatayım ben size…
2019 yılıydı.
Carola Rackete…
Kadın kaptandı.
Alman vatandaşıydı.
Almanya merkezli insani yardım kuruluşu Sea Watch'ta çalışıyordu.
Sea Watch bağış topluyor, bu bağışlarla ikinci el kurtarma gemileri satın alıyor, botlarla teknelerle Akdeniz'e açılıp, kaçak olarak Avrupa'ya geçmeye çalışan mültecilere yardımcı oluyordu.
Carola Rackete yönetimindeki Hollanda bayraklı bir kurtarma gemisi, Libya açıklarındaki bir bottan 53 mülteci kurtardı.
Sea Watch'ın internet sitesi aracılığıyla tüm dünyaya duyuruldu.
Normalde, mültecilerin geldikleri adrese, yani Libya'ya geri götürülmeleri gerekiyordu.