Bizim Muhammed üsteğmendi, henüz 25 yaşındaydı, Suriye’de şehit oldu, eşi altı aylık hamileydi, ne evladını görebildi, ne evladı babasını görebildi…
Suriyeli Muhammed ise, buraya geldi, Türk vatandaşı oldu, müteahhit oldu, Akp’den milletvekili adayı oldu, asıl adı Muhammed el Sheikhouni’ydi, asrın liderimize hayran olduğu için, adını Muhammed Erdoğan olarak değiştirdi.
Bizim Muhammed Edirnekapı Şehitliği’ne gitti.
Suriyeli Muhammed hayırlısıyla Tbmm’ye gidecek.
Bizim Mahmut, uzman çavuştu, henüz 26 yaşındaydı, bizim Osman, uzman onbaşıydı, henüz 23 yaşındaydı, Suriye'de şehit oldular…
Suriyeli Mahmut Osman ise, buraya geldi, Türk vatandaşı oldu, Suriyeli İşadamları Derneği başkanı oldu, çünkü, Türkiye'ye kaçan Suriyeli işadamları Tüsiad gibi Müsiad gibi dernekleşti, sivil toplum örgütü haline geldiler, muhalefet partilerine bile posta koyuyorlar, Mahmut Osman geçenlerde televizyona çıktı mesela, “güçleri varsa bizi göndersinler bakalım, sen kimi gönderiyorsun” dedi!
Bizim Mahmut'la bizim Osman bi tezkereyle Suriye'ye gönderildi.
Suriyeli Mahmut Osman “bizi göndermeye gücünüz yetmez” diyor.
Bizim Hasan, astsubay üstçavuştu, Suriye'de şehit oldu, Hasan'ın eşi cenaze töreninde ay yıldızlı tabuta sarılarak haykırıyordu, “sınıf arkadaşımdın, hayat arkadaşımdın, ben seni 15 yıl bekledim, bu defa son demiştin” diye dövünüyordu…
Suriyeliler ise, buraya geldiler, plajda deve güreşi yapıyorlar, nargile tüttürüyorlar, davul zurnalı havayi fişekli düğünler yapıyorlar, Suriye bayraklarıyla konvoy oluşturup, kornalarla şehir turu atıyorlar.
Bizim Şükrü, uzman onbaşıydı, askerden sonra işsiz kalmamak için tezkere bırakmıştı, bir ay sonra baba olacaktı, heyecanla beklediği bebişine kelebek işlemeli mini mini kıyafetler almıştı, Suriye'de şehit oldu…