Çocuktu.
Henüz 11 yaşında.
Alsancak Stadı’na gidiyor, kahramanını seyrediyordu. Sait
Altınordu’ydu kahramanı… İzmir’e heykeli dikilen, futbolu kadar
karakteriyle de efsane, Sait Altınordu… “Onun gibi olacağım”
diyordu.
*
16 yaşındayken, amatör takımda forma verdiler bu çocuğa… “8 numarayı giyebilir miyim?” diye sordu. “Niye?” dediler. “Sait ağabey 8 giyiyor” dedi. Giydi 8 numaralı formayı, gol kralı oldu… Alsancak Stadı’nın tribünlerinde hayaller kuran o küçük çocuk, Metin Oktay’dı.
*
Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük ismi oldu. “Taçsız Kral” oldu. İnsanlar, çocuklarına onun adını koydu.
*
Hayatı film oldu. Taçsız Kral’ın yapımcısı Ertem Eğilmez, yönetmeni Atıf Yılmaz’dı, Gönül Yazar, Ayten Gökçer, Ajda Pekkan, Erol Taş’la birlikte, başrol oynadı. Şarkı oldu. Kitap oldu. Belgesel oldu.
*
Ajda’yla aşk yaşadığı söyleniyordu. Ajda, seneler sonra Hürriyet’teki köşesinde yazdı: “Bu filmin mevzusu ne zaman açılsa, dostlarım hep Metin Oktay’la bir şey yaşadınız mı diye sorar. Ne mümkün. Aklımızdan bile geçemezdi. İnanamayacağınız kadar terbiyeli, saygılı, kibar, centilmendi. Film setine geldiğinde heyecandan dizlerimiz titrerdi, gözüne bile bakamazdık, ilah gibi görürdük onu, ilahtı o.”
*
Gol attığında, arkadaşları koşarak sarılmaya geldiğinde, “abartmayın” diye uyarırdı, “rakip takımdakiler de bizim arkadaşımız.”
*
Para’ya buruşturulmuş kağıt mendil kadar bile değer vermezdi. Bir akşam, sahibi olduğu Gol Pub’dan hasılatı almış, her zaman yaptığı gibi gazete kağıdına sarmış, ceketinin cebine koymuş, Kordon’da arkadaşlarıyla oturuyordu. Bir delikanlı yaklaştı, eğildi kulağına, bir şeyler söyledi. Metin dinledi, hiç cevap vermeden çıkardı cebindeki kağıda sarılı para tomarını, delikanlıya verdi. Delikanlı “sağol abi” dedi, yürüdü gitti. Arkadaşları meraklandı, kimmiş?