Hiç düşündünüz mü, ulusal marşımız neden “korkma” diye başlar? * Korkarız çünkü. * Kayıtsız şartsız… Milli “egemen”dir korku. * Bizim gibi demokrasinin henüz yerli yerine oturmadığı, hukuksuzluğun genelde iktidar olduğu, gücü gücüne yetenin itibar gördüğü, yalakalığın meziyet, dürüstlüğün eziyet olduğu ülkelerde… Egemendir. * Bu nedenle, hava günlük güneşlikken “eğri oturalım doğru konuşalım” diye atıp tutarız, hava bozar da şimşekler çakmaya başlarsa, anında kıvırır “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, neme lazım” der, susarız. * Dost sohbetlerinde “bir aelin nesi var, iki elin sesi var, birlikten kuvvet doğar” diye etrafımızı gaza getiririz. Sonra gider, aynada kendi suratımıza “adaaaam sende, her koyun kendi bacağından asılır” deriz. * Maalesef böyleyiz. İyiyle kötü, güzelle çirkin, doğruyla yanlış, gerçekle yalan arasında gelgit'ler yaşarız, bugün öyle, yarın böyle konuşuruz. * Hiç düşünmeyiz… Korktuğumuz için mi kaçarız? Kaçtığımız için mi korkarız? * Bu sorulara kafa yormaktansa, kendi kendimizle bile yüzleşmemeyi tercih ederiz. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, ben mi kurtaracağım memleketi kardeşim” der, işin içinden sıyrılıveririz. * E haliyle… Bizim yerimize düşünecek, bizim yerimize elini taşın altına koyacak, bizim yerimize hayatını tehlikeye atacak, bizim yerimize “korkmayacak” birini ararız.