Bundan önceki anayasa referandumunun evet kampanyasını Hakan Şükür başlatmıştı, “ülkemizin geleceği için evet diyorum” demişti. Şu anda terörist olarak aranıyor, yurtdışına kaçmak zorunda kaldı, babasını bile tutukladılar, malına mülküne el kondu.
*
Nazlı Ilıcak evet'in en büyük destekçisiydi, “tahakküm edici
havadan kurtulmak için evet diyeceğim” diyordu. Şu anda
hapiste.
Ahmet Altan “evet” başlıklı makale yazmıştı, “Evet çıkmasını ümitle
bekliyorum, çünkü bu evet, zalim bir sistemin temeline şahmerdan
gibi vurup, o temeli kıracak” diyordu. Şu anda hapiste.
Mehmet Altan hayır diyenleri ayıplıyordu, “toplum ikiye ayrılmış,
evet mi diyeceğiz, hayır mı diyeceğiz, ayıp bir şey, bu anayasanın
bugüne kadar değiştirilmediğine isyan etmeliyiz” diyordu. Şu anda
hapiste.
Şahin Alpay “bin kere evet diyorum” diyordu. Şu anda hapiste.
Ali Bulaç “hayır diyenler aslında askeri darbeye evet demiş
olurlar, demokrasi adına evet” diyordu. Şu anda hapiste.
Hasan Cemal evet demeyi tarihi bir fırsat olarak görüyordu,
“referandum Türkiye için tarihi bir fırsat, hukukun üstünlüğü için
tarihi bir fırsat, bu nedenle referandum sürecinin başından beri
evet'i savunuyorum” diyordu. İşinden atıldı, herhangi bir gazetede
yazmasına izin verilmiyor, yurtdışına taşınmak zorunda kaldı.
Mümtazer Türköne hayır diyenleri darbe yanlısı olmakla suçluyordu,
“bu berbat statükoyu tarihin çöp sepetine atmakta geç bile kaldık”
diyordu. Şu anda hapiste.
Baskın Oran, göğsünde “yetmez ama evet” yazılı tişört giyiyordu,
sokakta bu tişörtle dolaşıyordu, “ne kadar değişse o kadar
sevaptır” diyordu, “Tayyip Erdoğan demokrasi kahramanı” diyordu.
Şimdi aynı Baskın Oran “Türkiye yönetilemiyor, hayatımda
Türkiye'nin bu kadar bataklığa girdiği bir dönemi görmedim”
diyor.