6 Ekim, İstanbul’un kurtuluşundan önce… İstanbul’un ismi Constantinople’ydi, nüfusu 806 bin kişiydi, 100 bin civarında ev vardı, tamamı ahşaptı, yangınlar büyük sorundu, yangın başladığında mahallenin kaderini rüzgarın merhameti belirliyordu, apartman sayısı 400 kadardı, Şişli’den sonrası şehir dışıydı, Mecidiyeköy gerçekten köydü, bahçe içinde üç dört tane ev vardı, gerisi dutluktu, Etiler dağbaşıydı, kış aylarında kurt iniyordu, Amerikan unu, Hollanda şekeri, İngiliz pirinci satılıyordu, yerli üretim sıfırdı, oteller Osmanlı parası kabul etmiyordu, İngiliz sterliniyle çalışıyorlardı.
6 Ekim, İstanbul’un kurtuluşundan sonra… Constantinople’nin ismi İstanbul oldu, Uluslararası Posta Teşkilatı’na resmi yazı gönderildi, “bundan böyle Türk şehirlerinin ismi Türkçe kullanılacak” denildi.
– Beyoğlu’nda Opera sineması açıldı, yerler kırmızı halıyla kaplıydı, fraklı, beyaz eldivenli teşrifatçılar çalışıyordu, Melek Sineması açıldı, barok barok süslemeli locaları vardı, her akşam kapalı gişeydi.
– Loryan açıldı, l’Orient kelimesinin okunuşuydu, sahibi Filiopos Lenas’tı, Rum vatandaşımızdı, Cumhuriyet’le yaşıt olan pastanesinin...