Chicago’nun kenar mahallesinde metruk binada yaşıyorlardı. Annesinin karnı burnundaydı, bodrum kattaki çamaşırhanedeyken sancılandı, babası çığlığı duyup yardıma koştu ama, ne hastaneye yetişmek için otomobilleri vardı, ne de taksiye verecek paraları… Oracıkta, yere serilen kirli bi havlunun üstüne, merdiven altında doğdu.
*
Annesi uyuşturucu bağımlısıydı. Babası torbacı’ydı. Beş kardeşin en küçüğüydü, beşi de crack kullanıyordu. Henüz 10 yaşındayken, kendisinden üç yaş büyük ağabeyi sırtından vurularak öldürüldü. Cenaze töreni bugün bile gözünün önünden gitmiyor. Ağabeyi tabutun içinde Chicago Cubs takımının beyzbol formasıyla yatıyor, tabutun başındaki annesi ise, bileklerinden kelepçeli vaziyette, polislerin arasında ağlıyordu. Çünkü… Annesi o sırada hapisteydi. Oğlunun cenazesine katılması için, polis nezaretinde getirilmişti.
*
Çocukluk döneminde annesi-babası, hatta ağabeyleri habire içeri giriyor, ortada kalıyor, akrabalarının yanına sığınıyordu. Neticede kendisi de “aile mesleği”nden ıslahevine düştü, üç sene yattı.