Abdülhamid için pekçok olumsuz şey söylenebilir ama, asla cahil denemez… Fransızca, İtalyanca bilirdi. Kitap kurduydu, Yıldız Sarayı'nda özel kütüphanesi vardı, 18 binden fazla el yazması, 30 bine yakın kitabı vardı. İki bin kitaptan oluşan polisiye roman koleksiyonu vardı, çoğunu Osmanlıcaya tercüme ettirmişti. Matbaaya pek meraklıydı, makineler getirtti, kaliteli divan eserleri bastırdı. Avrupa'da yayınlanan önemli tüm gazetelere aboneydi, ciltletir, kütüphanesinde biriktirirdi. Sporcuydu, çok iyi biniciydi, yüzerdi, güreşi sadece desteklemekle kalmaz, bizzat güreşirdi. Hobileri vardı, marangozluk yapardı, usta işi mobilyalar üretirdi. Tiyatro ve operayı çok severdi, Yıldız Sarayı'na özel tiyatro salonu yaptırdı, yabancı kumpanyalar getirtir, ailesiyle birlikte seyrederdi. Nota bilirdi, piyano ve keman çalardı, viyolonsel dinlemeye bayılırdı. Dedim ya, olumsuz pekçok şey söylenebilir ama, asla bilgisiz denemez, özellikle tarih konusunda yüksek eğitimli, kültürlü bir aristokrattı.
*
Bu Abdülhamid'in “torunuyum” diye ortaya çıkan bi arkadaş var, kendisine “sultan” diye hitap edilmesini istiyor. Saltanat esnafı bi arkadaş… İnternette dükkanı var, tuğralı yüzük, padişah parfümü, püsküllü hanedan fesi, Osmanlı armalı çay bardağı filan satarak, üç beş yolunu buluyor. Referandum vesilesiyle -fırsat bu fırsat- dükkanı büyütmeye niyet etti, “parlamenter sistem canımıza yetti” falan diyerek “evet” kampanyası yürütüyor. Bir yandan Akp'yi şakşaklıyor, beri yandan “padişah dedemin tapulu mallarını geri istiyorum, mesela Boğaz'daki Suada'yı istiyorum, vermezlerse Avrupa insan hakları mahkemesine başvuracağım” diyor. Veraset davası için Napolyon'u şahit gösteriyor, “Napolyon'un Abdülhamid han hakkında meşhur sözü vardır” diyor, Napolyon'un “Abdülhamid han benden sonra ikinci zengindir” dediğini söylüyor.
*
Napolyon paradan iyi anlar.
*
Ama küçük bi pürüz var…
*
Napolyon öldüğünde, Abdülhamid henüz dünyaya gelmemişti.
İkinci Napolyon öldüğünde, Abdülhamid hâlâ dünyaya gelmemişti.
Üçüncü Napolyon öldüğünde, Abdülhamid henüz tahta çıkmamıştı.
Dördüncü Napolyon zaten yok.
*
Esnaf sultan sallıyor yani.
*
Dede zat-ı şahaneydi.
Torun zart-ı şahane.
*
Ve, temsil ede ede, bu engin bilgiye sahip arkadaş temsil
ediyorsa gari…
Kırk yıl düşünsem, Abdülhamid'e üzüleceğim aklıma gelmezdi!