Nato’ya girdik, İzmir’e Amerikalı yağdı, Çiğli’de inşaat başladı. Toki apartmanı yapar gibi, betonarme iskeleler diktiler. Sayın ahalimiz merak etti, bunlar ne? Salça fabrikası kurucaz, domates kurutucaz dediler. Sayın ahalimiz sevindi. İskeleler bitti, 18’er metre boyunda boru gibi bi şeyler kondurdular. Sayın ahalimiz gene merak etti, bunlar ne? Minare dediler. Evet… Minare dediler.
*
Gel gör ki, bu minarelerden ezan okunmuyordu, etrafı tel örgülerle çevriliydi, kapısında da kurt köpekli Amerikan askerleri nöbet tutuyordu. Sayın ahalimiz bu durumu da pek merak etti, hani bunlar minareydi? Minare yapmaktan vazgeçtik dediler, bunlar İbrahim dediler.
*
İbrahim’lerin kenarında IRBM yazıyordu, intermediate range ballistic missile, orta menzilli balistik füze… Rusları vurmak için getirilmişti, Jüpiter füzeleriydi. Üstüne Türk bayrağı monte ettiler, IRBM’ye Ege şivesiyle İrbaam dediler. Sayın ahalimiz bayrağı görünce rahatladı.
*
İki bin kişiyi, tekrar yazıyorum, iki bin kişiyi ABD’ye götürdüler. NASA’nın Cape Canaveral uzay üssünde eğittiler. Deneme atışı yaptırdılar. Baktılar ki, bizimkiler güzel fırlatıyor, aferin dediler, sırtlarını sıvazladılar. Çiğli’deki minareleri güya Türkiye’nin emrine verdiler. Küçücük bi şartları vardı… Füzelerin anahtarı, Amerikalı subaylarda duracaktı! Minareyi döşeyen, kılıfına uydurmuştu.