Çanakkale’de Seyit onbaşı bibloları satılıyor.
Papyonlu!
Çin’den ithal ediyoruz.
Muska nedir bilmedikleri için, fotoğrafına bakıp, olsa olsa
papyondur demişler, papyon takmışlar.
Smokinli Seyit onbaşı biblosu var iyi mi…
Papyon takınca, bari smokin de giydirelim diye düşünmüşler.
Fötr şapkalı Seyit onbaşı var.
*
Bizim milliyetçiler hâlâ n’olacak bu Uygurların hali diye eylem yapıyor.
*
Üstünde namaz kıldığımız seccadeler Çin’den geliyor. Takke,
tespih, zikirmatik, hatimmatik, kıbleyi gösteren pusula, ezan
okuyan kabe maketi, kontağa bastığında yol duası okuyan cihaz,
diyanet vakfının hacılarımıza dağıttığı şemsiyeler bile Çin malı…
Kefen bezi geliyor.
Bizim milliyetçiler hâlâ n’olacak bu Uygurların ibadeti diye
kahroluyor.
*
Tehlikeli kimyasal maddeler içeren, zehirli ayakkabılar ithal
ediyoruz Çin’den… Pet şişeden yapılmış svetşörtler getiriyoruz.
Eskiden kanserojen yiyorduk, artık kanserojen giyiyoruz.
Ameliyat önlüğünden şırıngaya, neşterden sargı bezine, tekerlekli
sandalyeden işitme cihazına, kalça protezinden diş dolgusuna, kalp
damarlarına takılan stentlerden memelere takılan slikonlara kadar,
sağlığımıza dair ne varsa, hepsini Çin’den ithal ediyoruz.
100 tane yara bandı, 1 lira, insan sırf zevk için yapıştırır bu
fiyata…
Sakal, kaş, kirpik, peruk getirtiyoruz, botoks getirtiyoruz.
Prezervatif getirtiyoruz, şişme kadın getirtiyoruz.
Bizde insana verilen değer, sıfır… Adamların ölüsü bile para
ediyor. Kadavra ithal ediyoruz Çin’den.
Bizim milliyetçiler hâlâ Tayland fahri konsolosluğuna hesap
soruyor.