İnsanın ruhunu daraltan kasvetli bir günün akşamıydı.
Hava kararmıştı.
Yağmur tükürür gibi çiseliyordu.
465 yıl sonra esir düşen İstanbul’un ıslak sokaklarında, fetih gururuyla devriye gezen işgal askerlerinin postal sesinden başka yankı yoktu.
Şişli’deki üç katlı pembe binanın perdeleri sıkı sıkıya kapalıydı.