Gençlik kolları başkanı tutuklanıyor, ilçe başkanı tutuklanıyor, belediye meclis üyesi tutuklanıyor, belediye başkanı tutuklanıyor, parti yönetimi derhal olağanüstü toplanıyor.
Milletvekili tutuklanıyor, parti yönetimi olağanüstü toplanıyor, bir başka milletvekili tutuklanıyor, parti yönetimi gene olağanüstü toplanıyor.
Genel başkan yumruklanıyor, öldüresiye linç ediliyor, sığındığı ev ateşe veriliyor, parti yönetimi derhal olağanüstü toplanıyor.
Kazandığı seçim iptal ediliyor, parti yönetimi olağanüstü toplanıyor.
İl başkanına hapis cezası veriliyor, siyasi yasak getiriliyor, parti yönetimi derhal olağanüstü toplanıyor.
Olağanüstüler işte böyle olağanlaşıyor.
Asla alışılmaması gerekenlere böyle böyle alışılıyor.
Orman kanunlarının hakim olduğu ormanın birinde, aç gözlü aslanlar toplanmış.“Yahu” demişler, “güya ormanlar kralıyız, midemiz kazınıyor birader, maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor, fillere saldırsak, fazla büyük, ceylanlar çok hızlı, yetişemiyoruz, kuşa dalsak, pırr uçuyor, e oltayla balık yakalayacak halimiz de yok, naapsak?”
Çakala soralım demişler.
Çakal işin içinden çıkamamış.
Sırtlana danışmışlar.
Sırtlan “bence en iyisi öküzlere saldırın” demiş, “iri yarı görünürler ama, ne pençeleri var, ne keskin dişleri, tam dişinize göre, sizden artanları da ben yerim.”
Olur mu, olur.
Akıllarına yatmış.
Hücum.
Ama evdeki hesap çarşıya uymamış, meğer öküz öyle yabana atılacak hayvan değilmiş, akıllıca organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, her türlü saldırıyı püskürtüyorlarmış.
“Tilkiye başvuralım” demişler.
Tilki “kolay” demiş, “eğer beni öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yaparsanız, işinizi hallederim.”