Yunan milli bankası, parayı bastırıp Türk bankasını satın almış,
yüce Türk basını da manşetlerden havayi fişekler fırlatmıştı.
Yunanlar baktı ki, yüce Türk basını hakikaten birinci sınıf yalaka…
Topladılar hepsini, Atina’ya götürdüler.
Uçak paralarını ödediler, otel paralarını ödediler, yemek
paralarını ödediler, iki gün ağırladılar, minibar paralarını bile
ödediler.
(Astir Palace’ta kaldılar. İlk bakışta “hastir” gibi duruyor ama,
değil, yıldız demek… Ki, basınımızın yıldızlarına da böyle otel
yakışırdı zaten.)
Önce kokteyl mokteyl verdiler, sonra bindirdiler otomobillere, Türk
bankasını satın alan Yunan bankasının merkez binasına
götürdüler.
Yunan milli bankasının yönetim kurulu başkanı “fincanı taştan
oyarlar, parayı verenler düdüğü çalarlar” içerikli bi konuşma
yaptı.
Bizimkiler pek beğendi. Önce bu lafları yediler, sonra yemekte
servis edilen balığı yediler. Üstüne dondurma geldi, onu da
yediler.
“Artık doyduysanız, size binayı gezdirelim” dediler. Kaldırdılar
hepsini masadan, koridorları gezdirmeye başladılar.
*
Duvarlarda tablolar vardı.
Hep aynı konu resmedilmişti.
Barbar Türk askeri, zavallı Yunan halkını katlediyor, kadınları
çocukları kılıçtan geçiriyor… Kahraman Yunan askeri de, vahşi Türk
askerini postalıyla eziyor, yere yatırıp kafasına basıyordu!
Duvarlar bunlarla kaplıydı.
Hakaretin daniskasıydı.