Dingonun ahırını eminim izlemişsinizdir… Kapalıçarşı’nın kapısında çatışma çıktı, iki esnaf grubu dakikalarca birbirlerine ateş etti, cayır cayır sıktılar, biri polis yedi kişi yaralandı, yaralı polisi karga tulumba sürüklediler, bir başka polis tabancasını kaptırdı, polisin tabancasını kapan esnaf karşı tarafa şarjörü boşalttı, polisin tabancasına bile sahip çıkamayacak durumda olmasını boşver, tabancayı kapan herif polisten bile iyi ateş ediyordu, bir başka polis o kadar paniklemişti ki, şaşkınlıktan elinde pet şişe suyla koşuşturuyordu.
Ömrü boyunca bir tek güvenlik makalesi bile okumayan içişleri bakanımız seyretti mi bilmiyorum… Polislik mesleğinin liyakat istediğini, bu işin televizyondaki tırışkadan polis dizilerine benzemediğini kanıtlayan, acınası bir hadiseydi.
Belinde silahla dolaşan tiplerin, artık devletin polisini bile sallamadığını, polis oradayken bile çıkarıp ateş edebilecek cesarete sahip olduklarını, polisin elindeki silahı kapacak kadar cüretkar olduklarını, hatta polisin suratına ana bacı küfür edebilecek kadar tehditkar olduklarını gösteren, “bu devletin gücü sadece düzgün insanlara mı yetiyor” diye düşündürten, hazin bir...