Osmanlı’nın mecali yoktu.
Akdeniz’e çıkamıyor, adeta kapış kapış giden topraklarını koruyabilmek için asker gönderemiyor, erzak bile gönderemiyordu.
Vaziyet hazindi.
Yurtsever subaylar birer ikişer yola düştü.
İtalyanlar tarafından işgal edilen Trablusgarp’a gitmeye başladılar.
Onlardan biri, Mustafa Kemal’di.
İlk savaşı'ydı.
İstanbul'dan Rus yolcu gemisine bindi.
“Gazeteci Mustafa Şerif” adıyla İskenderiye'ye geldi.
Sahte pasaporttu.
Güya Tanin gazetesinin yazarıydı.
İngiliz kontrolündeki Mısır'ı boydan boya katetmeleri gerekiyordu.
Arkadaşlarıyla birlikte bedevi kıyafetleri giydi.
Kah deve sırtında, kah yürüyerek, kavurucu çölü geçtiler.
Güzergah üzerinde ne köy vardı, ne mezra… Hava kararınca çadır kuruyorlardı, yemeklerini kamp ateşinde kendileri pişiriyorlardı.
Gündüzleri 50 derece, geceleri beş derece oluyordu.
Kum fırtınalarıyla boğuşarak 657 kilometre gittiler.
Sekiz gün sürdü.
Tobruk'a ulaştılar.
Trablus'a gitti, Bingazi'ye gitti, kabile reislerini örgütledi, bunlardan topladığı yerli halkı düzenli birlik haline getirdi, çarpıştı, gayri nizami harp taktikleri uyguladı.
Derne'ye geçti.
....