Özellikle genç okurlar mesaj yağdırıp soruyor:
Herkes yazdı.
Sen yazmadın.
Hulusi Akar kimdir?
*
Ilık bi bahar akşamıydı…
Ankara’daki ABD elçiliğinin bahçesindeki koltuklarda seçkin
misafirler oturuyordu. Sinema perdesi kurulmuş, ışıklar
kapatılmıştı. Celal Bayar, Adnan Menderes, iktidardaki demokrat
parti’nin bakanları, ellerinde kadehler, suratlarında gururlu bi
gülümseme, film seyrediyorlardı. Başrolde, cumhurbaşkanımız vardı.
Eisenhower çağırmış, Celal Bayar da, İngiltere’den yola çıkan
Mauritania gemisine binerek, ABD’ye varmıştı. Ike lakabıyla tanınan
general başkan, bizim cumhurbaşkanına Beyaz Saray’da yemek
yedirmiş, burada yaptığı konuşmada “Türk milletinin istikbalini
alakayla takip etmemiz gerekiyor” demişti. Sonra “hadi gez dolaş
biraz” diyerek, altına özel uçağını vermiş, New York, San
Fransisco, Los Angeles, Chicago, Las Vegas, tam bir ay, 24 eyaleti
avantadan gezdirmişti. Yüce Türk basını “reisicumhurumuz el üstünde
tutuldu, baştacı yapıldı” manşetleri atmıştı. Reisicumhurumuz
İstanbul ve Ankara’da davul zurnalarla karşılanmıştı. ABD’nin o
zamanki Ankara elçisi Avra Warren, bu seyahati siyah-beyaz
kaydetmiş, bahçeye sinema perdesi kurmuş, alayını toplamış,
ışıkları kapatmıştı. “The film” böyle başlamıştı.