Sene 1937…
Erzurum’dan yola çıkan, 15 subay ve 50 erden oluşan iki seçkin
birlik, Iğdır üzerinden yaklaşarak, Serdarbulak Yaylası’nda
buluşur. Hava bıçak gibidir. Mıhtepe rotasını takip edip, düz duvar
buzullarıyla insanı ürperten Ahora göçüğünden geçerek, tarihi
tırmanışa başlarlar. Neden tarihi derseniz? O güne kadar hiçbir
Türk vatandaşı çıkmamıştır oraya… İlk defa, tee 108 sene önce Alman
profesör Friedrich von Parrot çıkmış, sonra Rus çıkmış, İngiliz
çıkmış, Belçikalı çıkmış ama, kendi topraklarımızda olmasına
rağmen, hiç Türk çıkmamıştır. Başlarlar tırmanmaya… Dedim ya, 15
subay, başlarında topçu kurmay binbaşı var. Subayların arasında bir
şair var, piyade teğmen… Ve, bir de sırt çantası var. Ağır…
Subaylar sırayla, değişe değişe taşırlar o sırt çantasını… Kan ter
içinde ama, özenle, yere bile koymadan taşırlar. Kilosundan ziyade,
manevi yükü ağır olan o sırt çantasında, Mustafa Kemal Atatürk
büstü vardır.
*
Çıkarlar.
Doruğa yerleştirirler.
Yanına da bayrak dikerler.
*
Etekleri hep bizimdi.
O gün, doruğu da bizim olur.
*
Ağrı dağıdır orası.
Anadolu’nun çatı katı.