Sene 1953.
10 yaşındaydı.
Babasının işi için Beyrut’taydılar.
İşte ilk o gün gördü.
Bir oyuncakçı dükkanının vitrininde…
Çuf çuf dolaşıyordu.
Büyülenmişti.
Seyretti, seyretti, seyretti.
Alamadı maalesef.
*
Gel zaman git zaman…
Bir alışveriş merkezinde gezerken, çocukluğundaki oyuncak trenin
benzerini gördü. Heyecanla almak istedi. Maalesef satılmıyordu.
Alışveriş merkezinin dekoruydu.
*
Zamanında maddi imkansızlık nedeniyle babasının yapamadığını, bu
defa kızı yaptı…
Alışveriş merkezindeki devasa oyuncak trenin nerede satıldığını
araştırdı, buldu, doğum gününde hediye etti.
*
Baba evlada değil…
Evlat babaya oyuncak almıştı.