Türkiye nereden nereye savruldu…
Hadi Mesut Yılmaz’ı anlarım da…
28 Şubat’ta ‘kazığa oturtulmakla’ tehdit edilen DYP’li Meral ablamıza…
Dönemin Refah Partili Adalet Bakanı Şevket Kazan’a ne oldu!..
Hesapları neyse artık, ikisi de “28 Şubat darbe değildi” dedi.
Hatta, söylenen o ki, Kazan darbeci Çevik Bir’e sarıldı, şikâyetini geri aldı.
***
Birileri aklımızla alay edercesine istediğini söylesin, dilediğine sarılsın.
Bu memleket, 28 Şubat’ı ulu orta yaşadı.
Belli ki Şevket Kazan gibi tipler memnunmuş…
Ama sırf onlara destek olduğu için, bu ülkenin mütedeyyin kesimi darbecilerle yüz yüze kaldı.
Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı tiyatroları ile milyonlarca Müslüman, yıllarca aşağılandı.
On binlerce iş yeri kapandı, milyonlarca insan işsiz kaldı, başörtülüler coplandı.
Hatta o kadar ileri gidildi ki, bugün demokrasiyi ağzından düşürmeyenlerin tartıştığı mevzular, “Taksi, otobüs kamusal alan. Türbanlılar binsin mi, binmesin mi”ye kadar vardı.
***
Yaşanan onca acıdan, zulümden sonra şu kepazeliğe bak…
Şimdi birileri 15 Temmuz’u dilinden düşürmüyor ya…
Çok değil…
4-5 yıl öncesine kadar 28 Şubat da öyleydi…
1997’de yapılan darbenin davası, 2013’te açılabildi.
FETÖ buraya da bulaştı.
Çünkü, içinde parmağı vardı.
Suret-i hak’tan görünüp, aslında davayı asitledi.
Duruşmalar komediye dönüştü, bir türlü ilerlemedi.