Aydın Doğan’ın tetikçisi
kurumumuzu hedef aldığında hepsini tafsilatlı
anlatmıştım.
Anadolu’nun öz sermayesi
olan İhlas’ın, 28 Şubat’ta
sistemli bir şekilde batırılmaya
çalışıldığını,
28 Şubat cuntacıları ile
FETÖ’nün aynı ahtapotun
kolları olduklarını,
Başta finans ve
medya kuruluşları olmak üzere, İhlas’ın şirketlerini
çökertmek için hangi tezgâhların kurgulandığını,
Batı Çalışma Grubu denen
çete ‘yeşil sermaye’ kılıfı
altında Anadolu sermayesini çökertmeye çalışırken,
listeye göstermelik olarak koydukları FETÖ’cülerin
Genelkurmay Karargâhı’nda en üst düzeyde
ağırlandıklarını,
Cunta tarafından göreve getirilen
Ecevit önderliğindeki siyasetin, Doğan’ın başını çektiği kartel
medyasının FETÖ’yü koruma çemberine
aldıklarını ve var güçleriyle İhlas’a
saldırdıklarını,
En Başta Refah-Yol
hükûmetine verdiği desteğin bedelinin İhlas’a ağır
ödetildiğini,
28 Şubat-FETÖ
ortaklığının, sahiplerinden aldıkları emirle İFK’ya
el koyduklarını,
Borcun üç misli para teklif
eden üç yabancı bankanın İFK’yı satın
almasına bu karanlık yapıların engel
olduklarını,
Mağduriyeti gidermek için yapılan
her girişime yine bu çete tarafından taş konulduğunu, hatta
yatırımcıların tehdit edildiklerini,
Bugün FETÖ karşıtı
gibi görünen bazı itikadı bozuk grupların, o
dönem FETÖ’nün algı operasyonuna var güçleriyle
destek olduklarını,
İFK şubeleri önünde taşkınlık
yaparak mudileri kışkırtanın da FETÖ’cüler olduğunu,
Ve bugün bile sosyal medyada
etkin şekilde karalama ve algı kampanyasını yürüttüklerini
defalarca yazdım.
Aradan bir yıla yakın süre
geçti.
Sadece askerî ayağın
yargılandığı 28 Şubat davası bu süreçte
karara bağlandı.
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan
gerekçeli karar da, sivil ayağına henüz dokunulmadığı için
haklılığımızı kısmen doğruladı.
***
3 bin 833 sayfalık kararda,
darbecilerin 89 sayfalık ‘gizli’
ibareli raporları yer aldı.
Bizim için sürpriz yok ama,
milletin hatırlaması açısından önemli.
Gizli
raporlarda, “İhlas, Yimpaş, Kombassan gibi şirketler,
bunların finans kurumları yakın takibe
alınmalı.
Büyük şirketler yanında,
siyasi İslam’a maddi destek sağlayan küçük şirket ve iş adamları
tek tek saptanıp gereği yapılmalı.
… ambargo uygulanarak
etkisiz hâle getirilmeli” denildi.
Askerî
jargonda ‘etkisiz hâle getirme’nin ne anlama
geldiğini bilirsiniz.
***
Darbecilerin raporlarında, YAŞ
kararlarıyla TSK’dan atılan vatansever askerlere en
çok İhlas Holding’in sahip çıktığı da özellikle
vurgulandı.
Bu durumu not eden darbecilerin,
Refah Partili belediyelerin yaptığı toplu sünneti
fişlerken “Törene TGRT’deki sanatçılar
katıldı” şeklinde rapor tutmaları dikkat
çekti.
Mahkeme; cuntanın,
aralarında İhlas Holding, TGRT ve Türkiye
gazetesinin bulunduğu kurum, kuruluş, vakıf, dernek
ve bazı basın yayın organlarını takip ettiklerini, kendi
düşüncelerine uygun olmayanları fişlediklerini kayıtlara
geçirdi.
***
Cuntacılar, FETÖ
gibi ‘amaca ulaşmak için her yol
mubah’ taktiği güttüklerini ise mahkeme kayıtlarına
geçen şu cümleyle ele verdi;
“TGRT gibi görsel ve
işitsel basın çok yakından takip edilmeli, tekzip, yalanlama,
yargıya başvurma gibi önlemler alınmalı.
İslami hareketin
liderleri hakkında dezenformasyon
uygulanmalı.
Gerektiğinde baskı,
zorlama, sindirme, pasifizasyon, yalan, iftira, inkâr gibi
yöntemlerle mücadele etmeliyiz.
Mücadele, savunmadan çok
taarruz şeklinde olmalı…
Karşı taraf savunmada
bırakılmalı.”
***
Nitekim darbeciler dediklerini
yaptı.
Yozgat’tan doğan Yimpaş ve
Konya’dan büyüyen Kombassan batırıldı.
Ve irili-ufaklı daha
binlercesi…
Arkasından gelen milyonlarca
işsiz, 400 milyar dolara varan hortumlama…
İhlas
Finans’a el konarak aynı şekilde İhlas Holding’in de
batırılması ve FETÖ’ye kurdurulan şirketlerin, bunların yerini
alması amaçlandı.
Ama Rabbim ne büyük ki, hesapları
tutmadı.
Devlet içine yerleşen
çetelerden büyük ‘darbe’ler
alsa da, geçmişte yaptığı büyük hizmetlerle Anadolu insanının
gönlünde taht kuran ve yine onların ferasetine sığınan İhlas,
halkın desteğiyle ayakta kaldı.
***
Gelelim, FETÖ ile 28
Şubat’çıların kardeşliğine…
Mahkeme, bu tezimizi de
doğruladı.
28
Şubat ile 15
Temmuz darbesinin benzerliklerinin anlatıldığı
gerekçede, “28 Şubat darbesinin arkasındaki yabancı
ülke ile 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasındaki yabancı ülke
aynıdır” cümlesi dikkat çekti.
Darbecilerin patronu olan
ülkenin, AK Parti’nin tasfiyesinde başarılı olamadığı için eski
taşeronu (28 Şubat’çıları) tasfiye edip, görevi öbür taşeron
FETÖ’ye verdiği vurgulandı.
***
Bildiğimiz acı gerçekler, böyle
uzayıp gidiyor gerekçeli kararda…
Ne var ki, böyle bir felaketi
ülkemize yaşatan darbede, bir tek tutuklu yok.
28 Şubat’ın sivil ayağına henüz
dokunulmadı bile…
Onlar ortaya dökülse, asıl her
şey o zaman meydana çıkacak.
Ne diyelim!
Buna da şükür…
Hiç değilse yaşadıklarımızın bir
kısmını yargı tescilledi…
Bundan sonrası nereye varır
bilemeyiz ama, doğruların yardımcısı Cenâb-ı Allah.
Er ya da geç, mutlaka kazanır
nasıl olsa…