Bence ağlamaz…
Çünkü, gerçek dava adamları öncelikle “Ben” demez…
“Ben olmazsa olmazım” hiç demez.
Aksine;
“Acaba bu davaya ne kadar lâyığım?
Ben olmazsam daha mı iyi olur?
Bu işi benden iyi yapacaklara engel mi oluyorum?” diye düşünür.
***
Dava adamı, davasına bilerek zaten zarar vermez.
Ama mesuliyeti bu kadarla bitmez…
Bilmeden de zarar vermekten korkmayana dava adamı denmez.
***
Ne dediğimi anlamışsınızdır…
Cumhurbaşkanı “Metal yorgunluğu” der demez, bu köşede “Şimdi dava
adamlarına düşen görev” yazıları yazmıştık.
Şahsen isterdim ki, teşkilatta ve yerel yönetimlerin başında kim
varsa hepsi koşa koşa gidip Erdoğan’a istifa dilekçesini
sunsun…
Liderin uygun gördüğü isimler yola devam etsin, diğerlerinin
dilekçesi kabul edilsin.
Buna teşebbüs edeni bile duymadım…
***
Bakın dostlar…
AK Parti ve Erdoğan, sadece Türkiye’ye lâzım değil.
Yeryüzünde elini açmış, bize dua eden milyonları görmüyor
musunuz?
Hadi bunu da geçtik, meselemiz sadece Türkiye olsun…
Madem boyunduruğundan kurtulmak için Batı’ya kafa tuttuk…
Artık geri dönüşü olmayan bir yola çıktık…
Bu saatten sonra yaşanabilecek en ufak zaaf, hepimize Eski
Türkiye’yi mumla aratacak şartları getirir, anlamıyor musunuz?