Yücel Koç Türkiye Gazetesi

Dolar ve altın aynı anda nasıl yükseliyor?

Bu soruyu, yatırım danışmanı bankacı dostuma yönelttim. Cevabı şu oldu; “Olağandışı bir durumu yaşıyoruz. Panik havası var. Bundan dolayı alımlar artıyor. Bu kadar yükselme...

24 Mayıs 2018 | 5.841 okunma
Bu soruyu, yatırım danışmanı bankacı dostuma yönelttim.
Cevabı şu oldu;
“Olağandışı bir durumu yaşıyoruz.
Panik havası var.
Bundan dolayı alımlar artıyor.
Bu kadar yükselme normal değil.
Buralardan döviz almak da çok ama çok büyük risk.
Kesinlikle anormal şeyler oluyor.
Altın, avro, doların aynı zamanda birlikte yükselmesi izah edilebilir gibi değil.
Çünkü dolar ve altının aynı anda artması iktisat kurallarına aykırı bir durum.
***
Altının gramı 170 TL’lerde iken “Artık yolu yok. Yükselemez” diyorduk.
Şimdi 203 lira.
Dolarda 4,50-5,00 lira yıl sonu beklentisi idi.
Hepsi altüst oldu.
Bu kadarını asla beklemiyorduk.
Artık yatırımcılarımıza hiçbir şey demiyoruz.
Parasını riske atmak istiyorsa giriyor ama, bu bir yerde patlayabilir.”
***
İşte, siyasetten uzak bir uzmanın yorumu…
Görünen gerçek şu ki; Türkiye’ye apaçık operasyon çekiliyor.
Aylardır yazmıyor muyuz zaten, “Seçime kadar, son defa, ellerinde ne varsa bütün güçleriyle saldıracaklar” diye…
İşte o günleri yaşıyoruz.
Madem kendi kararlarımızı özgürce almak için tam bağımsızlık istiyoruz.
Madem “Sınırımıza terör devleti kurdurtmayız” diyoruz.
Madem, “Bize karşı beslediğiniz teröristlerin hepsini tek tek temizleyeceğiz” diyoruz.
Madem “Yüz milyarlarca dolarımızı koalisyonlar, darbeler ve terör gibi aparatlarla hortumlamanıza artık göz yummayacağız” diyoruz.
Madem Kudüs’ün işgaline sessiz kalmıyor, Suriye’de, Irak’ta, Katar’da, Filistin’de ABD’ye kafa tutuyoruz.
Madem, “Kiminle ne ilişki kuracağıma ben karar veririm” deyip, onca kumpasa rağmen Rusya’yla iş birliği yapıyoruz.
Madem devletimize yerleştirdikleri FETÖ itlerini, “Yapmayın, etmeyin” uyarılarına aldırmadan temizliyoruz.
Bu kadarı olacak.
Terlemeden, yorulmadan, sıkıntı çekmeden istiklal mücadelesi kazanılmaz.
Ama merak etmeyin…
24 Haziran’dan sonra, bükemedikleri bileği öpmeyi de tadacaklar.
 
******************
 
Kandil istedi, Kılıçdaroğlu yaptı
 
Henüz listeler tamamlanmamıştı.
Her seçim CHP’ye ve Genel Başkanı’na çağrıda bulunan Kandil, bir defa daha açıklama yaptı.
Örgüt elebaşlarından Cemil Bayık, “Erdoğan-Bahçeli ittifakının yıkılması için 24 Haziran son şansımız. CHP 7 Haziran’daki gibi HDP’ye destek olsun, HDP baraj altında kalmasın” dedi.
Sonra n’oldu?
Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’ye yakın görünen isimleri liste dışı bıraktı.
CHP’nin dışladığı Ahmet Şık, Barış Atay ve Erkan Baş’ı HDP aday yaptı.
Böylece CHP’ye aşırı soldan ve Alevilerden gelecek oylar HDP’ye yönlendirilmiş oldu.
Yani dolaylı olarak Kandil’in isteği yerine geldi.
***
Peki, bundan sonra ne mi olur?
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığına İnce değil, Akşener’in seçilmesi,
Meclis’te ise HDP’nin var olması için elinden geleni yapar.
Ülkücü oylarını kaçırmamak için HDP’nin ittifaka açıktan katılmasına karşı çıkan Akşener’in gerçek yüzünü de işte o zaman görürüz.
Hoş, o da Demirtaş’a özgürlük istememiş miydi?
 
******************
 
Haydi açıkla bakalım Kılıçdaroğlu!
 
Ne yaptılar, ettiler, cezaevindeki Enis Berberoğlu’nu susturdular.
Ama liste dışı bıraktıkları Eren Erdem öttü.
FETÖ’den hakkında 22 yıl isteniyordu.
Can Dündar gibi Almanya’ya kaçmak istedi.
Başaramayınca pimi çekti.
Bir TV’ye bağlanıp aynen şunları söyledi;
“Ben CHP medya komisyonu üyesiyim.
Herhangi bir gazeteye kafama göre gitmem.
Enis Berberoğlu ile birlikte, Zaman gazetesine Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla gittik.
MİT raporlarını da bana Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan verdi.”
***
Bahsettiği; MİT tırı hadisesi...
Bir devletin görüp görebileceği en büyük ihanetlerden biri.
Can Dündar bu yüzden kaçtı, Berberoğlu bu yüzden hapse girdi, Kılıçdaroğlu bundan yırtmak için Ankara’dan İstanbul’a yürüdü.
Ve Eren Erdem ilk kıvılcımı çaktı.
Hoş, zaten biliyorduk ki bunlar Zaman’dan çıkıp Cumhuriyet’e belge götürmüşse, Kılıçdaroğlu’ndan izinsiz olmazdı.
Nitekim, FETÖ’nün servis ettiği MİT tırı ihanetinin fotoğrafları Cumhuriyet’te yayınlanmadan 15 gün önce, Kılıçdaroğlu ekibiyle FETÖ’cüleri ziyaretteydi.
“Kamyonlardaki kasaların görüntülerini seyrettim” itirafı bile CHP Genel Başkanı’nı ele vermek için yeterliydi.
Tıpkı Baykal kasetini izlediğini ağzından kaçırıp, “Kim getirdi?” diye sorulunca da, “Yüzleri maskeliydi, hatırlamıyorum” kıvırması gibi…
Ama onca baskıya rağmen ne Baykal, ne de MİT tırı kasetlerine cevap verebildi.
Yaptığı tek şey; hakkındaki şaibeleri bastırmak için çıktığı sözde ‘adalet’ yürüyüşü oldu.
Eren Erdem’in itiraflarından sonra yine susarsa, yargıya sesleniyorum;
Adalet lazım, adalet…
Kılıçdaroğlu’nun suç işleme özgürlüğü mü var?
 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
O teğmenler yedi defa reddedildi, yine de kılıcı çekti! 21 Kasım 2024 | 1.181 Okunma Bitmeyen uçak yalanları 17 Kasım 2024 | 469 Okunma Cumhur İttifakı çürük yumurta değil ki çatlasın! 14 Kasım 2024 | 1.421 Okunma Bu yapıyla Türkiye Yüzyılı nasıl olacak? 10 Kasım 2024 | 258 Okunma Savaşın kıyısından dönmüş olabiliriz 07 Kasım 2024 | 399 Okunma