Sosyal medyada üretilen yalanların etkisi ile ilk yüzleşmemizdi Gezi provokasyonu…
Sözde amiral gemisi bir gazetenin internet sitesi de âdeta bu operasyonun merkezi gibiydi.
Yağmur gibi yalan pompalanıyordu mobil cihaz ekranlarına…
Güya paletlerin altında ezilmiş insan fotoğrafları, Çevik Kuvvet TOMA’larından kimyasal gaz sıkıldığı yalanları, apaçık darbe kışkırtmaları…
Hiç çekinmeden, “Ya bir gün hesabı sorulursa…” korkusu yaşamadan, sözde gazetecilik kisvesi altında yaptılar bunları.
Hem de günlerce, haftalarca manşetlerinden indirmeden.
Gerçek gazeteciler olarak, bizler bir yalanı ortaya çıkarıp gerçeği anlatana dek onlar yeni yüzlerce yalanı sürdüler kirli ekranlarından.
Bu kadarla da kalmadılar…
O kadar fütursuz ve o kadar zıvanadan çıkmışlardı ki…
Vatandaşların evlerini-iş yerlerini yağmalayan, kamuya ait otobüsleri, polis araçlarını yakan Vandallara, sol örgüt militanı teröristlere açıkça ‘kahraman’ güzellemeleri yaptılar…
Öyle bir korku...