Birileri abuk sabuk yargı hamleleri ile sinir uçlarımızı kaşımaya…
Fransa’daki gibi Sarı Yelek hayalleri kurmaya devam etsin…
Türkiye, 2013 Türkiye’si değil artık.
***
İç karışıklık çıkarma çabalarının Doğu Akdeniz’deki zengin enerji kaynakları ile ilgisini ve Suriye’nin, aynı amaç için önemini önceki yazılarda uzun uzun anlattığımdan bu defa kestirmeden gideyim.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM’deki bütçe görüşmelerinde önemli ipuçları verdi ama, başkaca konuların oluşturduğu toz bulutu arasında kaybolup gitti.
Mealen şunları söyledi;
- PYD ve FETÖ terör örgütleri, yaptırımlar, Filistin ve Kudüs konusunda ABD ile gittikçe derinleşen problemler yaşıyoruz.
- Kıbrıs’ta, Ege’de ve Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon meselesinde çıkarlarımızdan en ufak taviz vermeyiz.
- Yunanistan ve G. Kıbrıs’ın ülkemiz ve KKTC aleyhine atmaya çalıştığı adımlara kesinlikle müsaade etmeyiz.
- Kararlılığımızı diplomatik girişimlerimizin yanında, askerî gücümüz ve enerji politikalarımızla zaten gösteriyoruz.
***
Nihayetinde dün Cumhurbaşkanımız, Fırat’ın doğusuna operasyonun birkaç güne başlayacağını açıkladı.
Hazırlıklar çok önceden tamamlanmıştı ama, belli ki geçen hafta son defa ABD’yi uyarmayı bekledi Ankara…
ABD Dışişleri’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Türkiye’de, MİT Müsteşarımız Hakan Fidan ise ABD’deydi.
Suriye’nin doğusunda gözlem noktaları oluşturmaya hazırlanan ABD’ye, ‘oyalama taktiklerinin artık bir işe yaramayacağı’ net bir şekilde ifade edildi.
Yani Türkiye, bir kez daha kendi göbeğini kesme kararı aldı.
Bu hamle, bölgede sadece PKK/PYD’nin değil, ABD’nin ve dolayısıyla İsrail’in de bütün planlarının tamamen suya düşmesi demek…
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun, Cumhurbaşkanımızın duyurusundan hemen sonra, alelacele Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgisi olduğu tespit edilen kişilerle ilgili işlem yapacağını açıklaması, yeni bir zaman kazanma ve oyalama taktiğinden öte bir şey değil.
Hele ki, Başkan Trump’ın, Suud Prens Selman’ı sahiplenen sözlerinden hemen sonra…
***