Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin pazar ve pazartesiyi kapsayan iki günlük Şanlıurfa gezisini yerinde takip ettim.
Şanlıurfa hep mi böyle, yoksa Bakan Bey'e özel bir ilgi mi vardı bilmiyorum ama şehir âdeta ayağa kalkmıştı.
Viranşehir mitingi ve Şanlıurfa merkezdeki programlarında, görevlilerin yardımı olmasa, Bakan Bey'in yanına ulaşabilmek neredeyse imkânsızdı.
Bu tür patırtılı-kütürtülü ortamlardan pek hazzetmem…
O sebeple olabildiğince uzakta durup, daha çok halkla konuşmayı, onları dinlemeyi yeğledim.
Asıl mevzuyu birazdan aktaracağım ama önce şu meseleye değineyim;
İki günlük baş döndüren gezide, sadece olabildiğince dar kapsamlı tutulmaya çalışılan akşam yemeğine katıldım -ki, orada da en az 500 kişi vardı.
Hani şu iki gün önce bazı gazetelerin manşetten bakanın sofrasını diline doladığı yemek var ya, oraya!...
***
Şanlıurfa’ya ilk gidişim değil, o sebeple bu bölgenin kültürünü az-çok bilirim.
İnsanı misafirperverdir, şehir dışından gelmişseniz ilk teklifleri yemek daveti yahut evlerine buyur etmek olur.
Davetlerine icap etmezseniz zaten gönül koyarlar.
Hele hele kendi şehirlerinden çıkmış bir bakan gelmişse kaç davet almıştır, siz düşünün.
Ben, geri çevrilenlerin bir kısmına bizzat şahit oldum.
Bakan Nebati, yoğun programı sebebiyle sadece bir davete katıldı ve ben de oradaydım.
O davete kadar bize ikram edilenlerin ötesinde bir şey yoktu.
Çorba, içli köfte, bulgur pilavı, ciğer, künefe…
Şanlıurfa’da yahut civardaki şehirlerde kime misafir olsanız yiyeceğiniz sıradan bir menü.
Fakat ertesi gün bir muhalif gazetenin attığı manşeti görünce ne diyeceğimi bilemedim.
Bakanın önüne konulan tabaktaki yiyecekleri öyle abartmışlar ki, sanki CHP’li 11 belediye başkanına kesilen 320 bin liralık yemeğin menüsü!