FETÖ’nün, PKK’nın ve Meclis’teki siyasi uzantılarının, üzerinde en çok tepindiği konu; Suriyeli meselesi…
Toplumun zayıf noktasını buradan yakaladıkları için her gün yeni bir yalan üretip, halkı kışkırtmaya çalışıyorlar.
Her seçim öncesi, eski yalanlarla birlikte tekrar tekrar servis ediyorlar.
Kullandıkları en etkili araç, sosyal medya…
Biz doğrusunu anlatmak için çırpınıyoruz ama, ne fayda...
***
Bir yıl kadar önceydi…
Yani 24 Haziran seçimleri öncesi…
Bir ev sohbetinde, kendisi de göçmen bir kişi “Bu Suriyelilere niye her ay asgari ücretten fazla aylık ödeniyor? Bu millete yazık değil mi?” dedi.
Bunun doğru olmadığını söyledim, ısrar etti.
Hemen İçişleri Bakanlığı’ndan basın müşaviri arkadaşı aradım, bana daha önce bu yalanlara verilen resmî cevapları gönderdi.
-Suriyeliler Türk hükûmetinden maaş almıyor. Onlara verilen Kızılaykart’ın üzerinde AB logosu var. Yani finansörü AB.
-İstedikleri üniversiteye sınavsız girmiyorlar. Başka ülke insanları Türkiye’de hangi şartlara tabi ise onlara da o uygulanıyor.
-Araç vergisi ödemedikleri yalan.
-TOKİ’nin bedava ev verdiği yalan.
-Memur olarak devlete alındıkları külliyen yalan.
Falan, filan…
***
Yeminli muhalif gibi görünen, kendileri Bulgar zulmünden dolayı Türkiye’ye göçtüklerinde devletimiz tarafından barınmaları için toplu konutlar inşa edilen o kişi, Suriyeliler hakkında ikna oldu mu bilmiyorum ama, benzer bir hadise geçenlerde yine başıma geldi.
Bu defa söylenen şey, Suriyelilere devlet hastanelerinde öncelik sağlandığı, sıra beklemeden tedavilerini yaptırıp gittikleri şeklindeydi.
Eminim sizin de kulağınıza çalınmıştır bu söylenti…
Fakat, burada iddia sahibinin anlattığı ilginç ayrıntı şuydu;
“Biz sıra beklerken adamın biri içeri girdi, bir süre sonra çıktı. ‘Siz hâlâ sıra mı bekliyorsunuz? Bakın biz Suriyeliler beklemeden tedavi olabiliyoruz’ deyip çekip gitti.
Bugüne kadar AK Parti’ye oy verdim. Fakat bunu gözlerimle gördüm ya, bir daha verirsem elim kırılsın...”
***
O hastanenin başhekimi Mehmet Emin Güneş geçmişte benim de ameliyatımı yapan doktorum ve o gün bugündür çok sevdiğim bir ağabeyim, dostum…
Yine hemen telefona sarılıp kendisini aradım.
Hoparlörü de açtım ki, cevabı birinci ağızdan kendi işitsin.
Mehmet Emin Hoca bunun asla doğru olmadığını, Suriyelilerin de Türk vatandaşları gibi sıraya girerek tedavilerini yaptırabildiklerini, bu tür dedikoduların başka amaçlarla yayıldığını anlattı.
Teşekkür edip, kapattım.
Bir yalanı daha çöpe attım ama, bunu işiten sadece odadakilerdi.
Peki, dışarıda aynı yalana inandırılmış yüz binler, belki milyonlar ne olacak?
***
Bu hadisede asıl sorgulanması gereken bence şudur;
Bir Suriyeli hastaneye gider, sıra beklemeden odaya dalar, dışarı çıkınca da orada bekleyen onlarca kişiye “Ben Suriyeliyim, bakın beklemeden tedavi oldum. Siz hâlâ bekleyin enayiler” der mi?
Torpille sıra bekletilmeyen birisi bile olsa, böyle bir kışkırtma yapar mı?
Burnuma gelen bu pis kokuyu biliyorum;
Bu olsa olsa FETÖ’cüler, PKK’lılar ve bilumum kumpasçıların işidir.
************
Kimsesiz çocuklara devlet şefkati
AK Parti iktidarının en büyük eksiği, yaptığı hizmetleri topluma yeterince anlatamamak…
Burada biz medya mensuplarının da büyük kabahati var.
Günlük olaylardan, siyasi tartışmalardan, yalanlara cevap vermekten fırsat kalmıyor güzel haberlere...
Şimdi, eminim pek çoğunuzun bilmediği bir konuyu anlatacağım.
***
Eskiden kimsesiz çocukların barındığı yetiştirme yurtları vardı malum…
Eskiden diyorum, çünkü artık bu yurtlar yok…
Şiddet, cinsel istismar gibi sayısız olayla haberlere konu olan, toplumumuzun kanayan yarası Çocuk Esirgeme Yurtları kapatıldı.
Kimsesiz yavrularımız, koğuş tipi odalardan kurtularak, lüks ve korunaklı sitelerde apartman dairelerine yerleştirildi.
Yani hepsi, ev ortamında sıcak bir yuvaya kavuştu.
İnanın kendi ailelerinin yanında kalsalar, onlara bu kadar güzel bakılamazdı.
***
Gündüz parkta sitenin diğer çocukları ile birlikte oynama imkânına kavuşan çocuklar, 6-8 kişilik evlerde yaş ve cinsiyetleri dikkate alınarak yaşıyor.
Eskiden yaş farkı sebebiyle ayrı yurtlarda barınan kardeşlerin, bu defa aynı evde kalmasına özen gösteriliyor.
Evlerde çocuk gelişimi eğitimi almış üç abla bulunuyor.
Bu ablalar, çocukların bakımından giyeceklerine, hangi öğünde ne yiyeceklerine kadar her şeyleriyle ilgileniyor.
Yiyeceklerinin kalorileri bile hesaplanıyor, her şeylerine muazzam bir titizlik gösteriliyor.
Bu evlere hiç kimse rastgele giremiyor.
İzinle gelenler de mutlaka merkezden takip ediliyor.
***
Bunları size anlatan oldu mu hiç?
Muhtemelen hayır, değil mi!..
AK Parti’nin bu ülkeye yaptığı çok güzel hizmetlerden sadece biri bu ama, gündeme bile getiren yok ne yazık ki…
Varsa yoksa kötülükleri konuşuyoruz.
Çünkü isteniyor ki, sandığa gidecek seçmen, vereceği oyun o çocukların hayatını da yakından ilgilendirdiğini bilmesin…
Ama ben üzerime düşeni yaptım şimdi.
Gayrı karar sizin…
************
Necip Fazıl Kısakürek’i anlamak, sevmek böyle mi olur?
Anadolu’da İslam’ı mayalayan değerlerimizi iyi anlayabilseydik, bugün FETÖ ve benzeri belalarla uğraşmayacaktık…
Hiçbir şey tesadüf değil elbet…
Bu topraklarda asırlardır İslamiyet’i bozmak, içini boşaltmak için bilumum İngiliz uşağı çaba harcıyor.
O yüzden geçenki yazımda bugünkü kafayla FETÖ’nün de, 28 Şubat’ın da bitirilemeyeceğini yazdım.
Uzun uzun anlattım ama, aslında kısa bir izahı da vardı…
Onu da bilerek bugüne bıraktım.
***
Necip Fazıl Kısakürek’i çok seviyor görünüp, Üstadın “Beni ben yaptı” dediği hocası Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerini yok sayarsanız…
Hele ki bunu kasıtlı şekilde yaparsanız…
Siz ne Necip Fazıl Üstadı anlamış olursunuz ne de FETÖ benzeri sapkın örgütlerle mücadele edebilirsiniz.
.....
Not: Cumhurbaşkanımızın hem Üstad, hem de Hocasına karşı hassasiyetini, saygısını, sevgisini biliyorum. Geçenki yazıda o yüzden hususi belirtme ihtiyacı duymadım. Çarpıtmaya çalışmayın, benim lafım başkalarına. Onlar da kendilerini bilir zaten.
************
CHP’liler bunu izah etmeli
Yunan’ı denize dökmekten en çok bahseden bunlar… Yunan’a en çok hayranlık duyan da…
Son padişah Vahidettin’i İngiliz uşağı olmakla suçlayan da bunlar, en çok İngiliz hayranı olan da…
Bu tezadı bir CHP’li izah edebilir mi?
***
Fakat bunu yaparken, sorunun cevabını vermek yerine “Önce AKP çözüm sürecini izah etsin” falan demeyin…
Onun cevabı bugün yürütülen terörle mücadele ve CHP’nin PKK/YPG/HDP’yi sahiplenen duruşunda fazlasıyla var çünkü…
**************
Poşet kepazeliği
Market alışverişlerinde alınan 25 kuruş poşet ücreti, haftanın gündemi oldu.
Oysa ana amaç belli; plastik poşet kullanımını azaltmak.
Nitekim bir haftada yüzde 50 azalma kaydedildi.
Eğer önümüzdeki yaz pikniğe gittiğimde çevreye atılmış yüzlerce naylon poşet görmeyeceksem…
“Oh be!” diyeceğim.
Nihayet!..
Gerisi de hiç umurumda olmayacak..
**************
Sol şerit müdavimlerine de ceza yazın
Antalya Valisi Münir Karaloğlu, geçenlerde güzel bir iş yapmış.
Manavgat yolunda sol şeritte 40 kilometre ile giden sürücünün sağa geçmesi için selektör, korna epey uğraşmışlar.
Adam bomboş sağ şeride geçmek yerine, bir de camdan el kol hareketleri yaparak posta koymuş…
Tabii arkadaki araçta Vali’nin olduğunu bilmeden…
Vali de hemen polise talimat vermiş, ileride aracı zoraki sağa çektirip cezayı basmışlar.
Haberi duyunca ‘Oh olsun!’ dedim.
Bu mesele tüm yollarda sıkı denetlenmeli.
Emin olun araçların zikzak çizerek ilerlemesinin en büyük sebeplerinden biri bu çünkü…
Adı üstünde sol şerit ve sadece sollamak için kullanılır.
120 kilometre hız sınırı olan otobanda 70-80’le en solda gitmeye, yol isteyen sürücüleri umursamayarak tahrik etmeye kimsenin hakkı yok.
Hız aşımına nasıl ki ceza uygulanıyorsa düşük hızda sol şeridi kilitleyenlere de gereken yapılmalı.