Sahi, mesele Türkiye’ye uçak
hediye edilmesi mi, yoksa hediye edenin Katar
Emîri olması mı?
Bildiğim kadarıyla bir ülkeden
ilk defa hediye ya da hibe almıyoruz.
Özellikle de
ABD’den…
Parayla satın almadığımız bir
uçak, neden bu kadar büyütüldü?
Üstelik, ‘küre’ciler
tarafından yutulmak
istenen Katar’a, en zor
günlerinde Türkiye’nin nasıl destek verdiği
bilinirken…
***
Parayla satın
alsak “Bu krizde hiç olacak iş
mi?” diyecek olanların –ki öyle zannedip dediler-
para verilmediğini işitince, “Niye hediye kabul
ettik?” spekülasyonu yaptığı tuhaf bir
durumdayız.
Peki, bu uçak gerekli
miydi?
Devlet
büyüklerimizle ANA ve TUR uçaklarına
birkaç defa binmiş bir gazeteci olarak gözlemlerimi
aktarayım…
Benim Devlet Başkanımın daha
büyük bir uçağa binmesinden asla gocunmam…
Keşke dünyadaki en büyük uçak,
benim Cumhurbaşkanımda olsa…
Bunun, gittiğiniz yerlerde
etkisine gözlerinizle şahit oluyorsunuz.
***
ABD başkanlarının ülkemize
yaptıkları ziyaretleri hatırlayın mesela…
Hele de eski
Türkiye’de…
Günler öncesinden haberler
başlar…
Her defasında Air
Force One anlatılır bütün detaylarıyla…
Önden askerî kargo uçağıyla gelen
koruma ve makam araçları, Başkan’ın kalacağı otel, hatta
odası…
Ne yiyip içeceği, hatta def-i
hacetinin FBI ajanları tarafından nasıl götürüleceği dahi günlerce
konu olurdu ana haber bültenlerine…
Bu ambalaj meselesi, ABD ve
İngiltere gibi ülkelerin yaptığı en iyi iştir ve hiç şüphe yok ki,
toplumlar üzerinde etkilidir.
***
Aynı sebepledir ki, Temmuz
2016’da kullanılmaya başlanan ve ‘Putin’in
yakışıklısı’ olarak ünlenen Ilyushin
II-96 da hayli konuşuldu dünyada…
Lüks, füzeye karşı koruma ve
menzil mesafesiyle Air Force One’dan geri kalmayan Putin’in
uçağında tuvalete bile 75 bin dolar harcandığı öne
sürülmüştü.
Yeri gelmişken söyleyeyim; Rusya
devlet filosundaki uçak sayısı 50’nin üzerinde…
Bunların
10’u Ilyushin II-96.
***
“İyi de onlar kendi
ürettikleri uçaklara biniyorlar” diyecekseniz
eğer…
Keşke CHP zihniyeti zamanında taş
koymasaydı da, bugün kendi uçağımızla yapsaydık bu gövde
gösterisini…
Hem ölçü sadece ABD veya Rusya da
değil…
Diğer ülke liderlerinin
kullandıklarına bir bakın hele…
Size örnek vereyim;
Cumhurbaşkanımızla geçen
sene A-330 TC-TUR uçağıyla EİT zirvesi
için Pakistan’a gittiğimizde, İran
Cumhurbaşkanı’nın A-340’ı apronda park
hâlindeydi.
“İyi ki bu uçağı
almışız” dedim içimden.
En azından durumu idare
ediyordu…
Arkamızdan inen A-319
tipi TC-ANA, İran’ınkinin yanında ufacık
kalacaktı yoksa…
***
Mesele apronda fiyaka işi de
değil sadece…
Bunun bir de menzili, güvenliği,
iletişimi ve kazandırdığı vakit var.
Devlet Başkanı, uçağına ihtiyaç
duyduğu herkesi almalı.
‘Büyüklük’ iddiasındaki bir
ülkenin lideri, bu devirde ABD’ye giderken inip yakıt ikmali
yapmamalı.
Uçakta toplantı yapılırken kimse
ayakta kalmamalı.
Yorgunluktan ayakta duramayacak
hâle geldiğinde, rahatça istirahat edebileceği bir alan
bulunmalı.
Kalabalık heyetleri alacak koltuk
kapasitesi bulunmalı ki, ek maliyet çıkmasın.
Bu yüzden
Tunus’tan A-340 CAN’ı satın aldığımızda çok
hoşuma gitmişti açıkçası…
Yıllardır ambargo altında inim
inim inleyen İran’ın, öbür taraftan Mısır’ın seviyesine
çıkabilmiştik nihayet…
Üstelik 238 milyon dolar değer
biçilen uçağı, 78 milyon dolara almıştık.
Ve şimdi…
Katar’dan
gelen Boeing 747 ülkemizi bir üst lige
yükseltecek.
CAN ve TUR’un
akıbeti ise bu uçak hizmete alındığında belirlenecek.
İhtiyaç kalmayıp bunlar
satılırsa, hediye jumbo jetin üstüne bir de para
gelecek.
Bu mu
rahatsızlığınız?
***
Güney Kore lideri Moon, önceki
gün Kuzey Kore’ye gitti biliyorsunuz.
11 yıl sonra ilk ziyaret olduğu
için, dünyanın gözü oradaydı.
Kullandığı uçağa baktınız
mı?
Katar Emîri es-Sani’nin
Türkiye’ye hediye ettiği uçakla aynı
model, yani Boeing 747 idi.
***
İster kabul edin, ister
etmeyin…
Hayatın hızlandığı günümüzde,
devletler arasında böyle bir yarış var.
Türkiye’de ise devletin
itibarından rahatsız olan bir zihniyet.
Ufacık ANA uçağını aldığımızda
bile neler söylemişlerdi, hatırlasanıza…
Tarihçi Yavuz Bahadıroğlu,
bunlara, kişi başı gelirin 100 dolar olduğu 1938’de, banyo
muslukları bile altın kaplama olan Savarona’nın, sırf devletin
itibarı için 1 milyon 250 bin dolara satın alındığını hatırlatmış
ama, nafile…
Bu uçağı, ilişkilerin normal
olduğu bir dönemde, hibe almaya alıştıkları ABD hediye etse, bu
kadar rahatsız olur muydular acaba?
*****************
İş Bankasındaki CHP
hissesi kimin parası?
Bu tartışma her
açıldığında “Bu bize Atatürk’ün kanunla verdiği miras.
Kasamıza para girmiyor, sadece üye atıyoruz” deyip
üzerini kapatmaları kamuoyunu tatmin etmiyor belli ki…
Cevaplanması gereken başka
sorular var.
Mesela;
- CHP’nin
çöreklendiği bu para, Birinci Dünya Savaşı’nda Hindistanlı
Müslümanların topladığı yardım mı?
- Halife’ye destek için
gönderilen paranın, Hazine’ye değil, Devlet Başkanı’nın şahsi
hesabına yatırıldığı iddiası gerçek mi?
- İş Bankasına bu
para ile ortak olunduğu, CHP’ye hisse devrinin 1939’da, yani
Atatürk’ün vefatından sonra yapıldığı doğru
mu?
- Hindistan’dan gönderilen
yardımın çok önemli bir miktarının buharlaştığı kayıtlarda var
mı?
Siz bunların cevabını
verin.
Gerisini izah etmenize gerek bile
kalmayacak.
*****************
Yerinde bir
atama
Hazine ve Maliye Bakan
Yardımcılıklarına Nureddin Nebati ile Osman Dinçbaş
getirildi.
Osman Bey’le tanışma fırsatımız
olmadı ama, Nureddin Bey’i biliyorum.
MÜSİAD’dan gelme, reel sektörü
yakinen bilen ve ekonomi konusunda tecrübeli bir isim.
Çok yerinde bir atama olmuş,
şahsen çok sevindim…
Ülkemize ve milletimize hayırlı
olur inşallah.