Yücel Koç Türkiye Gazetesi

Vaatler... Üretme! Para verelim harca

Tarihin kırılma noktası olacak bir seçime gidiyoruz. Güya birileri mitinglerde entelektüel düzeyde tartışma yapacaktı. Yalan oldu… Şunun şurasında sandığa 20 gün kaldı ama, hâlâ eski...

03 Haziran 2018 | 5.325 okunma
Tarihin kırılma noktası olacak bir seçime gidiyoruz.
Güya birileri mitinglerde entelektüel düzeyde tartışma yapacaktı.
Yalan oldu…
Şunun şurasında sandığa 20 gün kaldı ama, hâlâ eski Türkiye’den kalma alışkanlıklar var meydanlarda.
Misal; vaatler…
              ***
Vaat deyince, ayağı yere basan proje bekliyorsunuz değil mi?
Sözü Muharrem İnce, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’na verelim;
  • 100 yıllık Montrö zincirini kırmayı ve Boğaz'ı kurtarıp, yabancı gemilerden yılda en az 10 milyar lira almayı hayal ettiğimiz Kanal İstanbul gereksizmiş, durdurulacak.
  • Trakya ve Marmara’yı rahatlatacak, her yıl milyarlarca liralık zaman ve yakıt tasarrufu sağlayacak Çanakkale Köprüsü’ne ne gerek var, rafa kaldırılacak.
  • Çin’i Avrupa’ya, Anadolu’yu Trakya’ya, üçüncü havalimanını raylı sistemlere kavuşturacak, birbirine entegre ne kadar köprü, yol, demir yolu inşaatı varsa hepsi durdurulacak.
  • Anadolu’nun hiçbir yerine artık yol, hızlı tren gibi yatırımlar yapılmayacak.
  • Artık modern, dev hastaneler inşa edilmeyecek.
  • Nükleer santral sizin neyinize! Hemen stop edilecek.
  • Yerli otomobil falan üretilmeyecek. Elektrikli otomobil devrimi de pas geçilecek, yurt dışından hazırı alınacak (!)
Öyle ya!
Almanlar taş mı yesin yahu!
              ***
Ama suç millette…
Yollardan şikâyet ediyor, trafik yoğunluğuna kızıyor, havaalanlarındaki yoğunluktan yakınıyor…
Sağlam, modern evlerde oturayım, iyi arabaya bineyim, denizin altından da üstünden de rahat geçeyim, her yere raylı sistemlerle ulaşabileyim istiyor.
Arzular şelale…
İstiyor da istiyor…
Devlete boşu boşuna bir sürü para harcatıyor…
              ***
Bakın, harcattınız harcattınız, kasada para azaldı.
Ne dış mihrak, ne darbeciler, ne de onlarla iş birliği yapan, ekonomi batsın diye çırpınan muhalefet vardı…
Hepsini, ülkenin gelişmişlik standardını yükseltme, 50 yıllık yatırım planları hayaline kapılan hükûmet yaptı.
Tamam…
Artık problem yok…
Biz gelince çözeceğiz…
Kasamızda kalan parayı size vereceğiz.
              ***
Arapların yaptığı gibi…
Yiyin-için işte, daha ne istiyorsunuz?
Bakın, ne güzel vaatler hazırladık sizlere…
  • Herkesin kredi kartı borçları silinecek, Hazine’den ödenecek.
  • 5 milyon kişinin kredi borçları varsa o da devletin kasasından kapatılacak.
  • Asgari ücret 2 bin 200 liraya çıkarılacak (Özellikle işverenler bu habere çok sevinecek!).
  • Her iki bayramda bin liraya ilaveten bir maaş ikramiye verilecek,
  • Memurun hakları yükseltilecek.
  • Sözleşmeliler kadroya geçirilecek.
  • Devletin o kadar ihtiyacı yok ama, 180 bin öğretmen atanacak.
  • Genç işsizlere para dağıtılacak.
  • TRT satılacak, parası halka dağıtılacak.
Daha neler, neler…
Eee!  Sonra…
  • Erdoğan’ı devirdik ya, daha ne olsun!
Zannedersiniz topraklarımızdan doğalgaz, petrol fışkırıyor.
Devletin gelirleri başından aşmış, sıvayacak yer arıyor.
Kimse de demiyor ki: “Yatırım yaptırmıyorsun, yerli otomobil, savunma sanayii gibi getirisi yüksek kalemler üretim planlamanda yok.
En büyük gelir kalemin yine VERGİ olacaksa millete dağıtacak parayı nereden bulacaksın?”
              ***
Hadi bu yarım akıllılar neyse de…
Hükûmet de son dönemde kesenin ağzını açtı, muhalefetin yaptığı popülizmin önünü kesme gayretine girişti…
Beni asıl endişelendiren, işin bu kısmı…
Unutmamak lazım ki, kim kazanırsa kazansın, bunun bir de seçim sonrası var.
‘Eski Türkiye’de, bu vaatlerin daha sonra başımıza ne işler açtığını hatırlıyorsunuzdur umarım.
 
 
*****************
 
Sana FETÖ’den ekmek çıkmaz
 
Muharrem İnce’ye söylüyorum bunu…
Erdoğan’ı, Pensilvanya’dan icazetle falan suçlayarak ne kendini temize çıkarabilirsin, ne partini…
Bak “İspatla” dedi, davayı açtı.
Ortaya ne koyabildin?
***
Hadi bunları boş ver…
Yarın sana dönüp “Kılıçdaroğlu’nu koltuğa getiren kaset kumpasının tüm ayakları çözüldü neredeyse. Hepsi ByLock’çu FETÖ’cü.
2012’den bu yana partin ve genel başkanın FETÖ ile hep kol kola yürüdü. Sen önce şunları izah et” dese ne cevap vereceksin?
Kusura bakma ama, Erdoğan’ın milyonların önünde mücadele verdiği 15 Temmuz’a ‘kontrollü darbe’ diyen bir partinin adayısın…
Bak, seçim beyannamende, bu ülkenin en büyük iki belası FETÖ ve PKK ile mücadele hakkında tek cümle yok.
Aksine HDP’nin özerklik talebi bu defa senin beyannamende…
Hülasa…
Camdan köşkte oturuyorsan, başkasına taş atarken dikkat edeceksin.
 
*****************
 
Marmaray’ı Bülent Ecevit yapmış
 
Bir CHP klasiği…
Yatırımları engellemek için önce ellerinden geleni yaparlar.
Başaramazlarsa “Onu Erdoğan değil, Ecevit yaptı”,
“O Ecevit’in projesiydi” gibi komik laflar ederler.
Tersten bakarsak…
Kalkışılan her darbe girişimine destek verip, başaramayınca suçu Erdoğan’a atarlar, “O yaptı. Baksanıza ona yaradı” derler.
CHP’nin iki yüzü böyle bir şey işte…
              ***
Geçenlerde bir TV programında, CHP’li Tuncay Özkan, herkese “Yuh artık” dedirten şu cümleyi kurmuş;
“Marmaray’ı Boğaz'ın o kadimmm sularının altına kim indirdi? Bülent Ecevit indirdi.”
Bakın, vurgu önemli…
Kadim sular ve Ecevit
              ***
Programı takip etmemiştim, hadise sosyal medyada kopunca videosunu izledim.
Kaçırdıysanız mutlaka siz de bakın…
Tuncay Özkan’ın bu cümleyi kurarken yüzüne yansıyan ‘samimiyet’i de görmüş olursunuz.
Özellikle de “kadimmm” derkenki vurgusunu…
Bu adam bir zamanlar medya yöneticisiydi beyler…
İşi, halkı doğru bilgilendirmekti yani…
Şimdi aynısını CHP çatısında yapıyor.
Ya karşısındaki Şirin Payzın’a ne demeli?
Sözümona bunlar hep objektif gazeteci!
Programda “Madem Marmaray’ı Ecevit yaptı, aynı Ecevit Bolu Tüneli’ni niye bitiremedi?” sorusunu işiteniniz oldu mu?
              ***
Neyse, biz işimize bakalım…
Daha yapılacak çok iş var.
Onlar da Kanal İstanbul bittiğinde kime yamayacaklarını düşünsünler.
 
******************
 
Taksici meselesi çözülmüş mü oldu?
 
Elbette hepsine değil sözüm…
Ama benim karşılaştıklarımın çok büyük kısmı, bir daha aracına binilmemesi gereken tiplerdi.
Üç sene önce, hem de bir ramazan gününde, üstelik kanunen de yasak olduğu hâlde fosur fosur içtiği sigaranın dumanını çocuklarıma ve bize teneffüs ettiren taksiciyle yaşadığımız gerilim, ailece bindiğimiz son taksi olmuştu.
İki yıldır tek başıma da taksiden uzak duruyorum.
Yazmıştım…
Havalimanında “Gel abi” diye ısrarla aldığı taksisinde, yakın mesafeye gideceğimi öğrenince direksiyonu sağa sola çevirerek, araçtan önce kendisi kontrolden çıkan taksici de karşılaştığım son şizofren tip oldu.
O günden sonra bir daha o sarı arabalara binmedim.
              ***
Minibüs ve halk otobüsü esnafı hiç sevmez, onlara ‘sarı şeytan’ derler, biliyorsunuz.
Tamamı için geçerli değilse de, hak edenlerin bulunduğuna fazlasıyla şahit oldum.
O yüzden kimse kusura bakmasın…
UBER kavgasında, seçim yaklaştığı için hükûmet taksi esnafından yana durdu diye, doğru bildiklerimi saklayacak değilim.
Bilesiniz ki, bu halk taksici kartelinden memnun değil.
Öyle taksinizin arkasına EMEK HIRSIZLIĞINA HAYIR falan yazmakla da olmaz bu işler…
Karşılığını fazlasıyla aldığınız plaka bedellerinden belli, hangi emekten bahsediyorsunuz?
              ***
İşini doğru düzgün yapanlara değil…
Yukarıda ÖRNEK VERDİĞİM taksici tipine sesleniyorum;
Derdiniz, ekmeğinizin elinizden alınmaması ise o zaman işinizi doğru yapacaksınız.
Kimseyi cebir, şiddet kullanarak kendinize mahkûm ve mecbur etmeye zorlamayacaksınız.
Size ceza yazan trafik polisine bile saldırmaya varan küstahlığı bırakacaksınız.
Zorbalıkla kuracağınız düzenin, bir gün üstünüze çökeceğini bileceksiniz…
Zira dünya hızlı değişiyor…
Ya adam gibi işinizi yapıp, müşteri memnuniyeti sağlayacaksınız,
Ya da gelecekte UBER gibi daha neler çıkacak, bir gün çok pişman olacaksınız.
 
 
*****************
 
Diyanet’in vakti daraldı
 
Uygulama yıl başında yürürlüğe girmiş ama, biz ramazan başlayınca fark ettik…
İftara oturunca baktık ki, akşam ezanı önceki senelerden iki dakika erken okunuyor.
Bu yıla kadar hiçbir problem yoktu.
Ne olduysa olmuş, Diyanet akşam vaktini öne çekmiş.
Hâl böyle olunca, vatandaş da şimdiye kadar beklediği vakitlerden iki dakika erken oruç açar olmuş.
Artık açıyor mu, bozuyor mu, orasını bilen bilir.
Sosyal medyada sordum, cevap alamadım.
Bir de buradan sesleneyim;
  • Ey Diyanet! N’oldu da vakti değiştirdin?
Hadi din adamı değilim, oruç oldu-olmadı işlerine ben girmeyeyim.
Fakat bir ibadetin vakti değişiyor, ortada açıklama yok.
Duyursana, vakti niye, hangi gerekçeyle geri aldın?
Yoksa aklıma kötü kötü şeyler geliyor.
Hani, birileri acaba FETÖ projesi 'Kutlu Doğum'un intikamını bu milletten böyle mi alıyor?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
O teğmenler yedi defa reddedildi, yine de kılıcı çekti! 21 Kasım 2024 | 1.181 Okunma Bitmeyen uçak yalanları 17 Kasım 2024 | 469 Okunma Cumhur İttifakı çürük yumurta değil ki çatlasın! 14 Kasım 2024 | 1.421 Okunma Bu yapıyla Türkiye Yüzyılı nasıl olacak? 10 Kasım 2024 | 258 Okunma Savaşın kıyısından dönmüş olabiliriz 07 Kasım 2024 | 399 Okunma