Son birkaç yıldır en çok üzerinde durduğumuz konu; FETÖ ve 28 Şubatçılar…
Aynı ahtapotun kolları bunlar.
Darbeci kardeşlerin taktikleri, teknikleri hep aynı…
Asimetrik savaşı çok iyi biliyorlar…
Algılarla oynamayı, doğruları yanlış, yanlışları doğru diye yutturmayı kısmen de olsa beceriyorlar.
Fakat bunlar da bir yere kadar.
***
Sözcü hakkındaki ilk yazımda; yayınlayıp durduğunuz mevzuyla ilgili doğruyu bulmayı istiyorsanız gelin o dönemi birlikte araştıralım demiştim.
Bu çağrım elbette karşılıksız kaldı.
Oysa o dönem FETÖ elebaşının en yakınındaki isimler gerçeği itiraf etmişti.
Görmezden gelip, yalanlara devam ettiler.
Karanlık 28 Şubat döneminde nasıl manipülasyon yaptılarsa, yine aynı taktiğe başvurdular.
Yalan yanlış rakamlar yayınladılar.
Elin Alman sanatçısını, Amerikalısını mudi diye gazetelerine bastılar.
Kapı gibi beraat kararı dururken, hüküm uydurdular.
Uydurdular da uydurdular…
***
Gazete yazı işlerimiz bir taraftan bu yalanları çürütüp yüzlerine vururken, diğer taraftan hakikatin peşine düştü.
Öyle ya, Sözcü, gazetemizi neden susturmaya çalışıyordu.
O gazetenin patronu FETÖ soruşturmasından dolayı neden kaçmıştı, niye Türkiye’ye dönemiyordu?
İki iddianame elbette vahimdi ama elde çok güçlü belgeler olması gerekliydi.
Bu sırada FETÖ ve Sözcü gibi yapılarla uğraşan ülkenin millî unsurları bize bazı dosyalar göndermeye başladı.
Geçenki yazımda da belirttim, bunları ince eleyip sıkı dokumamız gerekiyordu.
Gelen yazışmalar bir şekilde kamu ile irtibatlı, FETÖ ile mücadelede uzman bilişimcilere ulaştırıldı.
Onlar, doğru olduğuna kanaat getirinceye kadar hiçbiri yayınlanmadı.
Doğruluğu onaylanınca hem gazetemizde yayınlandı, hem de savcılıkla paylaşıldı.
***
Gerek 15 Temmuz, gerek sonrası ile ilgili Sözcü-FETÖ ittifakını ortaya koyan belgelerin, daha önce Hakan Şükür, Enes Kanter gibi FETÖ’cülerin deşifre edilen yazışmalarından farkı yok.
Bundan sonrası için söz bitti…
“Bunlar sahte, photoshop” demelerini zaten bekliyorduk.
Madem öyle, neden endişe ediyorsunuz?
Bekleyin, yargı inceleyip kararını versin.
Kim haklı, kim haksız hepimiz görelim.
Ha!
Bu arada, topa girmeyerek Sözcü’ye üstü kapalı destek veren meslektaşlarımız…
Herkes geçmişiyle ortada.
Sözcü’nün bugüne kadarki yayın çizgisi de belli…
50 yıla yaklaşan mazisiyle Türkiye gazetesinin neler yaptığı da…
Biz yalnızlığı, Gezi’nin ilk günlerinde de yaşamıştık.
Tarih bugünleri de kaydediyor, bilesiniz.