Yücel Koç Türkiye Gazetesi

Yeni Türkiye’nin zafer gecesi: 15 Temmuz

Çok değil, henüz iki yıl geçti üzerinden… O gece yüzleştiğimiz büyük ihaneti de, milletimizin kahramanlığını da daha çok konuşacağız. Hem de nesiller boyu…        ...

15 Temmuz 2018 | 4.153 okunma
Çok değil, henüz iki yıl geçti üzerinden…
O gece yüzleştiğimiz büyük ihaneti de, milletimizin kahramanlığını da daha çok konuşacağız.
Hem de nesiller boyu…
              ***
Yeni bir tarih yazdığımız, Türkiye’nin yeniden inşasını sağladığımız gündür 15 Temmuz…
İlk defa bir darbeyi sivil halkın müdahalesiyle bastırdık.
Darbeciler başaramayınca Yunanistan, ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelere kaçtı…
Kayıtlar gösterdi ki, aslında bu bir darbe değil, işgal girişimiydi.
Büyük ihanet, tanka, F-16’ya kafa tutan çelik gibi bir iradeyle hezimete uğratıldı.
15 Temmuz nasıl ki yalnızca bir darbe değilse, karşı koyan halkın iradesi de çürük düzene el koyma hamlesiydi.
Yani, bu bir devrimdi…
Fransa’daki işçi devrimi gibi…
Geride bıraktığımız 24 Haziran Başkanlık Seçimi, 15 Temmuz’da iradesi ortaya konan bu devrimin finali oldu.
              ***
Ansızın gelen işgal girişimine “Ya ölüm, ya özgürlük” diyen yüce milletimizin ilk büyük kazancı, 16 Nisan referandumu olmuştu.
Turgut Özal’dan bu yana dillendirilen sistemdi; Başkanlık…
Ama hiçbir lider, adım atmaya dahi cesaret edememişti.
İsmet İnönü’nün tek adamlığına alkış tutan yerleşik düzen, sistem değişikliğini ağzına alanı pişman etmişti.
Nitekim; bu katı direnişten, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan da sıkça nasibini almıştı.
Başkanlık, ara ara söylenmişse de, yoğunlaşan tepkilerle geri adım atılmıştı.
Tâ ki 15 Temmuz’a kadar…
              ***
15 Temmuz, cesareti korkuların önüne geçiren gece oldu.
Ve gerçek anlamda milleti iktidara taşıyan tarih…
Aslolan şu ki, 15 Temmuz olmasaydı, 16 Nisan referandumu da, 24 Haziran Başkanlık seçimleri de hayal dahi edilemeyecekti.
Gün gelecek, AK Parti’nin milletimize sağladığı kazanımlar birer birer rafa kaldırılabilecek,
90’lardaki kaos planları yeniden tedavüle sokulabilecekti.
En yakın örneği; 7 Haziran seçimleriydi…
15 Temmuz, işte bu zinciri kırmamızı sağladı.
              ***
Milletin kahramanlığı ve iradesi olmasa, MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Getirin şu değişikliği, millete götürelim” diyebilir miydi?
Ülkenin gerçek sahibinin millet olduğuna inanmasa, eski Türkiye sistemi buna boyun büker miydi?
Batı bu denli açık düşmanlığı ortaya koymuşken, kalplere bu kuvveti ne verebilirdi?
Daha önce denenen, hiçbir yere varamayan Anayasa değişikliği, 15 Temmuz sayesinde milletin önüne geldi.
Çok iyi anlatılmadığı için belki kabul oranı çok yüksek seviyelere ulaşmadı…
Ama sonuçta millet kararını verdi, Türkiye yeni bir sistemle devam etmeye karar kıldı.
Bu, inşasına başlanan Yeni Türkiye’nin temeli oldu…
Akabinde de 24 Haziran zaferi geldi.
              ***
Hele Batı’nın başımıza bela ettiği terör illetinden,
Paçamızdan tutmaya çalışan hainlerinden,
Siyasetten sonra, ekonomik operasyonlarından da bir kurtulalım…
Sonra bakın neler neler olacak…
Merak etmeyin, güç bundan böyle millette…
Yani hepimizde…
Artık bizi kimse durduramayacak.
 
 
 
*********************
 
Teröre destek, bu partileri bitirecek
 
O kadar anlattık, safa yattılar…
Her şey ayan beyan meydandaydı oysa…
24 Haziran’da hakikatler yalanları yendi…
Ufak ufak çözülmeler başladı.
              ***
Kılıçdaroğlu’nun, Gürsel Erol gibi teröre karşı duruş gösteren CHP milletvekillerini partiden uzaklaştırma çabası ileride başına çok iş açacak.
FETÖ ve PKK’ya kol kanat geren CHP ile aynı çatı altında buluşturulan Pensilvanya destekli Akşener’in partisinde de çözülme kaçınılmaz.
Nitekim ilk istifalar geldi.
Genel Başkan Yardımcısı Ayfer Yılmaz’dan sonra, "Yörük Ali Paşa" olarak bilinen Emekli Tuğgeneral Ali Aydın da zehir zemberek bir açıklamayla, Kurucular Kurulu’nda yer aldığı İyi Parti’den istifa etti.
Gerekçe olarak da Akşener’in HDP için sarf ettiği ‘Kürt siyasi hareketinin temsilcisi’ sözlerini gösterdi.
“Ellerinde şehit kanı bulunan HDP’ye yapılan bu nitelendirme derinden yaraladı. Bu, bardağı taşıran son damla oldu” dedi.
Geç kalınmış bir tepki ama, buna da şükür...
Bakalım CHP’den bu itirafı yapabilecek kaç babayiğit çıkacak!
 
 
 
*******************
 
CHP şehitleri niye sahiplenmiyor?
 
Lafa gelince "Şehitler arasında ayrım yapılmaz" diyorlar…
Sanki yapan varmış gibi…
Kendileri şehit cenazelerinden, özellikle de 15 Temmuz şehitlerinin yakınlarından ve gazilerden hususiyetle uzak durdukları için, suç bastırma cümlesi bu.
FETÖ mağdurlarına desteğe değil, tutuklu FETÖ’cüleri kurtarmak için Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüyen CHP Genel Başkanı’nı bugüne kadar kaç şehidin mezarında, yakınlarının yanında gördünüz?
Arşivde araştırdım, bir tek gaziyi hastanede ziyaret ettiğini bulabildim.
O da 15 Temmuz’un üç ay sonrasıymış…
Görünen, başka yok…
O zaman sorayım;
PKK’ya karşı şehit verdiklerimizden de, FETÖ’ye direnişte şehit verdiklerimizden de bu kadar uzak duruyorsanız, “Şehitler arasında ayrım yapılmaz” derken neyi kastediyorsunuz?
 
 
 
********************
 
Dürüstsen özür dile Muharrem İnce
 
Seçim gecesi, sonuçları izlediği otelde zilzurna sarhoş olduğu için eve kapatıldığını ve medyayla görüştürülmediğini önce Fuat Uğur yazdı.
Muharrem İnce, Fuat Uğur’un ‘sağlam kaynaklara dayandırdığını’ yazdığı bu bilgiye ağır hakaretlerle cevap verdi.
Uğur da ağzının payını verdi.
Geçtiğimiz günlerde aynı bilgiyi CHP’ye yakın bir başka yazar, Levent Gültekin televizyonda anlattı.
“Ankara’da bunu herkes biliyor.
Herkesin bildiği bir konu öyle bir noktaya geldi ki, toplumda travmaya dönüştü.
Teyit ettim, kesinlikle doğru…
İnce o gece fazla alkol aldığı için televizyonlara çıkamayacak duruma geliyor ve eve kapatıyorlar.
Emin olmadığım bilgiyi paylaşmam.
Bu kesin bir bilgi” dedi.
              ***
Gültekin de Muharrem İnce’nin ağır hakaretlerine maruz kalmış olmalı ki, “Kaynağım sağlam olsa da, esas olan muhatabın sözleridir” şeklinde tuhaf bir açıklamayla çark etti ama, belli ki mızrak çuvala sığmıyor.
Artık hakaret etmeyi bırak da, gel sen şu işin aslını astarını doğru düzgün anlatıp, milletten özür dile Muharrem İnce…
 
 
 
********************
 
FETÖ, Diyanet TV’den göz kırptı
 
Ülkemizde en büyük tehlike; sahte şeyhler ve dinimizi bozmak için oynanan oyunlar…
Sahte mehdilik iddiasındaki FETÖ’den sonra, aynı kafa ile Türk çocuklarını zehirleyen Adnan Oktar’ın ‘zaten bilinen’ pislikleri de ortaya saçıldı.
Rabbim milletimizi bunlardan korusun, dinimizi Peygamber Efendimize indiği hâliyle, Eshâb-ı kirâmın, Ehl-i sünnet yolunda cihad eden atalarımızın yaşadığı gibi yaşamayı nasip etsin.
              ***
Devletimiz bu cerahati temizlemeye uğraşadursun, örgütler de boş durmuyor.
FETÖ’nün ‘Ilımlı İslam’ projesi için en çok yapılandığı yerlerin başında gelen Diyanet’in henüz ne kadarı temizlenebildi bilmiyoruz ama…
22 Haziran’da Diyanet TV’de yayınlanan "tasavvuf musikisi", sapkınlığın ne denli büyük bir tehdit olarak karşımızda durduğunu ortaya koydu.
Düşünebiliyor musunuz, 24 Haziran seçimlerinden iki gün önce yayınlanan ‘Bulanlar Hakkı Buldu’ isimli musikide, altyazıda güfte sahibi olarak Fetullah Gülen’in ismi yazıldı.
Bir teröristbaşının güftesini devletin televizyonunda yayınlıyorlar, bir de ekrana ismini yazıyorlar.
Bu kafayla daha çok işimiz var, çooook…

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
O teğmenler yedi defa reddedildi, yine de kılıcı çekti! 21 Kasım 2024 | 1.187 Okunma Bitmeyen uçak yalanları 17 Kasım 2024 | 469 Okunma Cumhur İttifakı çürük yumurta değil ki çatlasın! 14 Kasım 2024 | 1.421 Okunma Bu yapıyla Türkiye Yüzyılı nasıl olacak? 10 Kasım 2024 | 258 Okunma Savaşın kıyısından dönmüş olabiliriz 07 Kasım 2024 | 399 Okunma