Çok değil, henüz iki yıl geçti
üzerinden…
O gece yüzleştiğimiz büyük
ihaneti de, milletimizin kahramanlığını da daha çok
konuşacağız.
Hem de nesiller
boyu…
***
Yeni bir tarih yazdığımız,
Türkiye’nin yeniden inşasını sağladığımız gündür 15
Temmuz…
İlk defa bir darbeyi
sivil halkın müdahalesiyle bastırdık.
Darbeciler başaramayınca
Yunanistan, ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelere
kaçtı…
Kayıtlar gösterdi ki, aslında bu
bir darbe değil, işgal girişimiydi.
Büyük ihanet, tanka, F-16’ya kafa
tutan çelik gibi bir iradeyle hezimete uğratıldı.
15 Temmuz nasıl ki yalnızca bir
darbe değilse, karşı koyan halkın iradesi de çürük düzene
el koyma hamlesiydi.
Yani, bu bir
devrimdi…
Fransa’daki işçi devrimi
gibi…
Geride bıraktığımız 24
Haziran Başkanlık Seçimi, 15 Temmuz’da iradesi ortaya
konan bu devrimin finali oldu.
***
Ansızın gelen işgal girişimine
“Ya ölüm, ya özgürlük” diyen yüce milletimizin ilk
büyük kazancı, 16 Nisan referandumu olmuştu.
Turgut Özal’dan bu yana
dillendirilen sistemdi; Başkanlık…
Ama hiçbir lider, adım atmaya
dahi cesaret edememişti.
İsmet İnönü’nün tek adamlığına
alkış tutan yerleşik düzen, sistem değişikliğini ağzına alanı
pişman etmişti.
Nitekim; bu katı direnişten, AK
Parti ve Recep Tayyip Erdoğan da sıkça nasibini
almıştı.
Başkanlık, ara ara söylenmişse
de, yoğunlaşan tepkilerle geri adım atılmıştı.
Tâ ki 15
Temmuz’a kadar…
***
15 Temmuz,
cesareti korkuların önüne geçiren gece oldu.
Ve gerçek anlamda milleti
iktidara taşıyan tarih…
Aslolan şu ki, 15 Temmuz
olmasaydı, 16 Nisan referandumu da, 24
Haziran Başkanlık seçimleri de hayal dahi
edilemeyecekti.
Gün gelecek, AK Parti’nin
milletimize sağladığı kazanımlar birer birer rafa
kaldırılabilecek,
90’lardaki kaos planları yeniden
tedavüle sokulabilecekti.
En yakın örneği; 7 Haziran
seçimleriydi…
15 Temmuz, işte bu zinciri
kırmamızı sağladı.
***
Milletin kahramanlığı ve iradesi
olmasa, MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Getirin şu değişikliği,
millete götürelim” diyebilir miydi?
Ülkenin gerçek sahibinin millet
olduğuna inanmasa, eski Türkiye sistemi buna boyun büker
miydi?
Batı bu denli açık düşmanlığı
ortaya koymuşken, kalplere bu kuvveti ne verebilirdi?
Daha önce denenen, hiçbir yere
varamayan Anayasa değişikliği, 15 Temmuz sayesinde
milletin önüne geldi.
Çok iyi anlatılmadığı için belki
kabul oranı çok yüksek seviyelere ulaşmadı…
Ama sonuçta millet kararını
verdi, Türkiye yeni bir sistemle devam etmeye karar
kıldı.
Bu, inşasına başlanan Yeni
Türkiye’nin temeli oldu…
Akabinde de 24
Haziran zaferi geldi.
***
Hele Batı’nın başımıza bela
ettiği terör illetinden,
Paçamızdan tutmaya çalışan
hainlerinden,
Siyasetten sonra, ekonomik
operasyonlarından da bir kurtulalım…
Sonra bakın neler neler
olacak…
Merak etmeyin, güç bundan böyle
millette…
Yani hepimizde…
Artık bizi kimse
durduramayacak.
*********************
Teröre destek, bu
partileri bitirecek
O kadar anlattık, safa
yattılar…
Her şey ayan beyan meydandaydı
oysa…
24 Haziran’da hakikatler
yalanları yendi…
Ufak ufak çözülmeler
başladı.
***
Kılıçdaroğlu’nun, Gürsel Erol
gibi teröre karşı duruş gösteren CHP milletvekillerini partiden
uzaklaştırma çabası ileride başına çok iş açacak.
FETÖ ve PKK’ya kol kanat geren
CHP ile aynı çatı altında buluşturulan Pensilvanya destekli
Akşener’in partisinde de çözülme kaçınılmaz.
Nitekim ilk istifalar
geldi.
Genel Başkan Yardımcısı Ayfer
Yılmaz’dan sonra, "Yörük Ali Paşa" olarak bilinen Emekli Tuğgeneral
Ali Aydın da zehir zemberek bir açıklamayla, Kurucular Kurulu’nda
yer aldığı İyi Parti’den istifa etti.
Gerekçe olarak da
Akşener’in HDP için sarf ettiği ‘Kürt
siyasi hareketinin temsilcisi’ sözlerini
gösterdi.
“Ellerinde şehit kanı
bulunan HDP’ye yapılan bu nitelendirme derinden yaraladı. Bu,
bardağı taşıran son damla oldu” dedi.
Geç kalınmış bir tepki ama, buna
da şükür...
Bakalım CHP’den bu itirafı
yapabilecek kaç babayiğit çıkacak!
*******************
CHP şehitleri niye
sahiplenmiyor?
Lafa gelince "Şehitler
arasında ayrım yapılmaz" diyorlar…
Sanki yapan varmış
gibi…
Kendileri şehit cenazelerinden,
özellikle de 15 Temmuz şehitlerinin yakınlarından
ve gazilerden hususiyetle uzak durdukları için, suç bastırma
cümlesi bu.
FETÖ mağdurlarına desteğe değil,
tutuklu FETÖ’cüleri kurtarmak için Ankara’dan
İstanbul’a kadar yürüyen CHP Genel Başkanı’nı bugüne kadar kaç
şehidin mezarında, yakınlarının yanında gördünüz?
Arşivde araştırdım, bir tek
gaziyi hastanede ziyaret ettiğini bulabildim.
O da 15 Temmuz’un üç ay
sonrasıymış…
Görünen, başka yok…
O zaman sorayım;
PKK’ya karşı şehit
verdiklerimizden de, FETÖ’ye direnişte şehit verdiklerimizden de bu
kadar uzak duruyorsanız, “Şehitler arasında ayrım
yapılmaz” derken neyi kastediyorsunuz?
********************
Dürüstsen özür dile
Muharrem İnce
Seçim gecesi, sonuçları izlediği
otelde zilzurna sarhoş olduğu için eve kapatıldığını ve medyayla
görüştürülmediğini önce Fuat Uğur
yazdı.
Muharrem İnce, Fuat Uğur’un
‘sağlam kaynaklara dayandırdığını’ yazdığı bu
bilgiye ağır hakaretlerle cevap verdi.
Uğur da ağzının payını
verdi.
Geçtiğimiz günlerde aynı bilgiyi
CHP’ye yakın bir başka yazar, Levent Gültekin televizyonda
anlattı.
“Ankara’da bunu herkes
biliyor.
Herkesin bildiği bir konu
öyle bir noktaya geldi ki, toplumda travmaya
dönüştü.
Teyit ettim, kesinlikle
doğru…
İnce o gece fazla alkol
aldığı için televizyonlara çıkamayacak duruma geliyor ve eve
kapatıyorlar.
Emin olmadığım bilgiyi
paylaşmam.
Bu kesin bir
bilgi” dedi.
***
Gültekin de Muharrem İnce’nin
ağır hakaretlerine maruz kalmış olmalı ki, “Kaynağım sağlam
olsa da, esas olan muhatabın sözleridir” şeklinde tuhaf
bir açıklamayla çark etti ama, belli ki mızrak çuvala
sığmıyor.
Artık hakaret etmeyi bırak da,
gel sen şu işin aslını astarını doğru düzgün anlatıp, milletten
özür dile Muharrem İnce…
********************
FETÖ, Diyanet TV’den göz
kırptı
Ülkemizde en büyük tehlike; sahte
şeyhler ve dinimizi bozmak için oynanan oyunlar…
Sahte mehdilik iddiasındaki
FETÖ’den sonra, aynı kafa ile Türk çocuklarını zehirleyen Adnan
Oktar’ın ‘zaten bilinen’ pislikleri de ortaya saçıldı.
Rabbim milletimizi bunlardan
korusun, dinimizi Peygamber Efendimize indiği hâliyle, Eshâb-ı
kirâmın, Ehl-i sünnet yolunda cihad eden atalarımızın yaşadığı gibi
yaşamayı nasip etsin.
***
Devletimiz bu cerahati
temizlemeye uğraşadursun, örgütler de boş durmuyor.
FETÖ’nün ‘Ilımlı
İslam’ projesi için en çok yapılandığı yerlerin başında
gelen Diyanet’in henüz ne kadarı temizlenebildi bilmiyoruz
ama…
22 Haziran’da
Diyanet TV’de yayınlanan "tasavvuf musikisi", sapkınlığın ne denli
büyük bir tehdit olarak karşımızda durduğunu ortaya
koydu.
Düşünebiliyor musunuz, 24 Haziran
seçimlerinden iki gün önce yayınlanan ‘Bulanlar Hakkı
Buldu’ isimli musikide, altyazıda güfte sahibi olarak
Fetullah Gülen’in ismi yazıldı.
Bir teröristbaşının güftesini
devletin televizyonunda yayınlıyorlar, bir de ekrana ismini
yazıyorlar.
Bu kafayla daha çok işimiz var,
çooook…