Beykoz Belediyesi Başkan Yardımcısı Muharrem Kaşıtoğlu'ndan uzun
bir e-posta aldım. 'Direnişin unutulan köprüsü' başlığıyla yazılan
metni, gözlerim nemlenerek, güçlükle okuyabildim. Hani biz Boğaziçi
Köprüsü'ne 15 Temmuz Şehitler Köprüsü adını verdik ya, aslında
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde de en az onun kadar şanlı bir
direniş gerçekleşmiş.
Muharrem Kaşıtoğlu'nun bizzat katıldığı ve hem yüzünden, hem de
göğsünden yaralanarak gazi olduğu direnişte Beykozlular köprüye
çıkıp üç tankı ele geçirmiş. Bir tankın sürücüsü, kaçarken aracı
halkın arasına sürmüş, üç kişi ölmüş ve biri ağır, çok sayıda kişi
yaralanmış.
Bunun üzerine darbeci komutanlar birbirlerini 'Beykoz düştü' diye
arayarak, geri çekilme emri vermişler. Bu moral bozukluğu,
İstanbul'daki darbe girişiminin başarıya ulaşamamasında en büyük
etkenlerden biri olmuş. Kim bilir o geceden medyaya yansımayan daha
ne kadar kahramanlık öyküsü vardır.
Bu mesajı okuyunca, internet üzerinden kısa bir araştırma yaptım,
15 Temmuz'un filmi ya da dizisi çekiliyor mu diye... Bir kaç cılız
haberin dışında ciddi bir girişimin olmadığını üzüntü ile fark
ettim. Oysa dünya üzerinde bir halkın demokrasiye sahip olma
bilinciyle topyekun harekete geçtiği bundan daha şanlı, daha
kahramanca bir girişim yok.
1989 yılında bir Çinli gencin Tiananmen Meydanı'nda bir tankın
önünde dikildiği görüntü, demokrasi sembolü olarak hafızalarımıza
kazınmış, bu sahneyi adeta ezberlemiştik. Ama 15 Temmuz'da o
görüntünün çok daha inanılmaz olanlarını, binlerce cesur
vatandaşımız ortaya koymuştu.
Bu yönüyle 15 Temmuz, uluslararası çapta ses getirecek bir film
projesi olmalıydı.
Ben diyorum ki, daha fazla oyalanmayalım. B