Başlığı görünce şaşırdınız, hatta kaşlarınız çatıldı değil
mi?
Hayır, sandığınız gibi değil. O şahane kutlamalarla bir derdim yok.
Tam aksine, bu nehrin her yıl daha da artan bir debi ile
çağlamasını yürekten arzu ediyorum.
Benim derdim, suyun boşa akmasını önlemek. Nasıl mı?
Anlatayım...
Pazar günü, TRT'nin bu yıl düzenlediği tek kelime ile 'şahane' 23
Nisan Şenliği'ni TRT Çocuk kanalında bir kez daha büyük bir keyifle
izlerken düşündüm. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, çocuğun
'gelecek' olduğunu herkesten önce kavrayarak, onlara dünya
üzerindeki ilk bayramı armağan etme bilgeliğini gösterdi. TRT de
yıllardır düzenlediği şenlik ile dünya çocuklarını ülkemizde
ağırlayarak, müthiş bir sinerji oluşturmayı başardı. Her yıl
dünyanın dört bir yanından onlarca ülkenin çocukları bir araya
gelip muazzam bir potansiyel güç oluşturuyorlar.
Gelin görün ki, bu gücü enerjiye dönüştürecek bir türbin lazım.
Peki ne yapmak gerek?
Ülkemizde ağırladığımız çocuklara formlar dağıtalım.
Onlara 'Size göre dünyanın en büyük sorunu nedir?', 'Mucit olsanız
önce ne keşfetmek isterdiniz?', 'Size göre çizgi kahramanlar önce
kimin imdadına yetişmeli?', 'Çevre kirliliği konusunda aklınıza
gelen ilk çözüm hangisi?' gibi hepimiz için 'hayati' sorular
soralım. Aldığımız cevapların ışığında her yıl 'Dünya Çocukları
Yıllık Bildirgesi' hazırlayıp bir çocuk tarafından Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu'nda okunmasını sağlayalım.
Bu öyle bir süreklilik ve gereklilik kazansın ki, dünya her yıl 23
Nisan'da Türkiye'de toplanan çocukların sözlerine odaklansın, o
bildirgeyi merak ve heyecanla beklesin. Söz konusu tespit ve
talepler de 'geleceği' inşa etsin. Devlet başkanları,
cumhurbaşkanları, başbakanlar, bürokratlar, bilim adamları,
akademisyenler her yıl o bildirgedeki tespit ve taleplerin ışığında
çalışma grupları oluştursun. Çünkü çocuk daima doğruyu söyler.
Unutmayın ki, 'Kral çıplak' diye bağıran da bir çocuktu.
İşte 23 Nisan nehrinin üzerine kurulmasını istediğim ve hepimizin
geleceğini aydınlatacak 'baraj' bu.